Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2011/3760 E. 2011/7759 K. 14.06.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/3760
KARAR NO : 2011/7759
KARAR TARİHİ : 14.06.2011

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 13.11.2008 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 30.12.2010 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 14.06.2011 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Av…. geldi. Karşı taraftan gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, davalı ve dava dışı … ile birlikte 34 parsel sayılı taşınmazı satın aldıklarını, paylı tescilin olanaklı bulunmaması nedeniyle taşınmazın davalı adına tescil edildiğini, davalı ile aralarında 05.05.2004, 30.11.2004 ve 02.11.2007 tarihli protokollerin düzenlendiğini, dava dışı …’e ait payı da satın aldığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile %45,34 payın adına tescilini istemiştir.
Davalı, davacı yükümlülüklerini yerine getirmediğinden protokolün geçerliliğini yitirdiğini, taşınmazı tek başına satın aldığını ileri sürerek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile, 34 parsel sayılı taşınmazın 4534/10000 payının davacı adına tesciline karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Bir dava açıldıktan sonra da sahip olunan tasarruf yetkisi gereği dava konusu olan hak veya malın üçüncü kişilere devri mümkündür. Bu durumda bir dava şartı olan davayı takip yetkisi ortadan kalkmış olduğundan, davanın açıldığı haliyle devam etmesi düşünülemez.
Mahkemece, dava konusunun üçüncü kişiye temliki re’sen dikkate alınacaktır. Ancak hakim, dava şartının ortadan kalkması nedeniyle davayı reddetmeyip davayı veya savunmayı değiştirme yasağının bir istisnası olan HUMK’nun 186. maddesi uyarınca seçimlik hakkını kullanmak üzere diğer tarafa önel verecektir.
Anılan maddeye göre,
a) Davacı, ya temlik edene olan davasından sarfınazar ederek davasını dava konusunu temellük edene karşı yönelterek aynı konuyu dava etmeye devam eder. Bu durumda tarafta kanundan doğan bir değişme oluşur.
b) Ya da davacı, temlik edene karşı davasını zarar ziyan davasına dönüştürür.
Somut uyuşmazlıkta, çekişme konusu 34 parsel sayılı taşınmazın davanın açıldığı 13.11.2008 tarihinde davalı … adına kayıtlı iken, 19.04.2010 tarihinde dava dışı … oğlu, … adına satış yoluyla tescil edildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, dava konusu taşınmazın yargılamanın devamı sırasında dava dışı üçüncü kişi adına tescil edildiği dikkate alınmadan davacının istemi hüküm altına alınmıştır. Bu nedenle davacıya HUMK’nun 186. maddesi uyarınca kullanabileceği hakkı hatırlatılmadan bir karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 825.00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 14.06.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.