Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2011/349 E. 2011/1352 K. 08.02.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/349
KARAR NO : 2011/1352
KARAR TARİHİ : 08.02.2011

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 11.11.2009 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 22.06.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, maliki bulunduğu 360 parsel sayılı taşınmaz üzerine davalının hiçbir hukuki ilişki olmadan elattığını ileri sürerek elatmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil isteminde bulunmuştur.
Davalı, taşınmaza elatmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava mülkiyet hakkına dayalı men’i müdahale, kal ve ecrimisil istemlerine ilişkin olup 11.11.2009 tarihinde sulh hukuk mahkemesinde açılmıştır.
492 sayılı Harçlar Kanununun 16.maddesi gereğince; müdahalenin men’i, tescil, tapu kayıt iptali gibi gayrimenkulün aynına taalluk eden davalarda, gayrimenkulün değeri nazara alınarak harç alınır. Mahkemelerin görev konusunu düzenleyen HUMK.nun 1.maddesi gereğince de görev dava olunan şeyin değerine göre belirtilmiş ise görevli mahkemenin tespitinde davanın açıldığı gündeki değerin esas tutulması gerekir. Gerek harç gerekse görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu tartışmasızdır.
Somut olayda; eldeki dava gayrimenkulün aynına ilişkin olduğundan dava değeri müdahale edilen kısmın değeri ve ecrimisil toplamından ibarettir.
Mahallinde yapılan keşif sonucu alınan ziraat bilirkişisi raporunda, dava konusu taşınmazın değerinin 1,620,73 TL olduğu tespit edilmiş ve istenilen ecrimisil miktarı 500 YTL, kal’i talep edilen tesislerin değeri 7.566TL ile birlikte toplam dava değerinin 9,686,72TL olduğu anlaşılmakla, bu miktar dava tarihi itibariyle sulh hukuk mahkemelerinin görev sınırını belirleyen HUMK’nun 8. maddesindeki miktarın üstünde olduğundan davayı görmeye sulh mahkemeleri değil asliye hukuk mahkemeleri görevlidir. Mahkemece görev hususu re’sen gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerektiği düşünülmeden yargılamaya devamla esas hakkında hüküm kurulması doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 08.02.2011 gününde oybirliği ile karar verildi.