YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/2810
KARAR NO : 2011/4359
KARAR TARİHİ : 04.04.2011
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 27.06.2008 gününde verilen dilekçe ile mecra hakkı istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 04.11.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı … vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, Türk Medeni Kanununun 747.maddesine dayalı geçit, 744.maddesine dayanarak da su yolu mecra irtifakı kurulması istemlerine ilişkindir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, bilirkişinin 03.07.2009 ve 29.12.2009 tarihli rapor ve krokisinde (1) no’lu alternatif olarak gösterilen taşınmaz bölümünden davacının 811 sayılı parseli yararına davalının maliki olduğu 1481 ve 1482 sayılı parseller üzerinden geçit ve su yolu mecra irtifakı kurulmuştur.
Hükmü, davalı 1481 ve 1482 sayılı parsellerin maliki … temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Fen bilirkişi tarafından düzenlenen krokide geçit yerinin 328 sayılı parsele bağlandığı görülmektedir. Yine krokide 328 sayılı parselin Sekonder (kanal ve servis yolu) niteliğinde olduğu yazılmıştır. 328 sayılı parsele ait tapu kaydı dosyada bulunmadığından, malikinin kim olduğu ve taşınmazın niteliği anlaşılamamaktadır. Evvela bu taşınmaza ait tapu kaydı getirtilmeli, taşınmazın DSİ idaresine ait veya ona tahsis edilen bir yer olduğu saptanırsa, bu yerden geçit irtifakı kurulmasına Olanak bulunup bulunmadığı ilgili idareden sorulmalıdır. Bu yönün araştırma dışı bırakılması doğru olmamıştır.
Diğer taraftan davada, Türk Medeni Kanununun 744.maddesine dayanılarak su yolu mecra irtifakı tesisi de talep edilmiştir.
Türk Medeni Kanununun 744. maddesi uyarınca “Her taşınmaz maliki, uğrayacağı zararın tamamının önceden ödenmesi koşuluyla su yolu, kurutma kanalı, gaz ve benzerlerine ait boruların, elektrik hat ve kablolarının, başka yerden geçirilmesi olanaksız veya aşırı ölçüde masraflı olduğu takdirde, kendi arazisinin altından veya üstünden geçirilmesine katlanmakla yükümlüdür.” Ancak, mecra geçirilmesini düzenleyen 744. maddeyi tek başına düşünmemek, yasanın “zorunlu su” başlıklı 761. maddesi ile birlikte ele almak gerekir. Bu hüküm de; “Evi, arazisi veya işletmesi için gerekli sudan yoksun olup, bunu aşırı zahmet ve gidere katlanmaksızın başka yoldan sağlayamayan taşınmaz maliki, komşusundan, onun ihtiyacından fazla olan suyu tam bir bedel karşılığında almasını sağlayacak bir irtifak kurulmasını isteyebilir. Zorunlu su irtifakının kurulmasında öncelikle kaynak sahibinin menfaati gözetilir…” şeklindedir.
Zorunlu su mecra irtifakı kurulmasına ilişkin istemlerde; isteği öne süren kişinin zorunlu su mecra hakkı kurulmasına ihtiyacı olup olmadığının saptanması, taşınmazının bu ihtiyacını kendi içinde (örneğin sondaj kuyusu vurulmak suretiyle) karşılama olanağı olup olmadığı hususunun açıklığa kavuşturulması, ayrıca taşınmazın suya ihtiyaç duyup duymadığının da duraksamasız belirlenmesi, belirtildiği gibi su ihtiyacı varsa bunu kendisinin aşırı zahmet ve gidere katlanarak başka yoldan sağlayıp sağlamayacağının tespiti, bütün bunların yanında da zorunlu su irtifakı kurulacak kaynak sahibinin menfaatinin gözetilip gözetilmediği hususları üzerinde durulması gerekmektedir.
Mahkemece, bütün bu yönler üzerinde durulmamıştır. Diğer taraftan, yine yukarıda söz edildiği üzere su yolu mecranın bağlandığı taşınmaz bölümü, DSİ idaresine ait ise davacının su almasına idare tarafından izin verilip verilmediği de ilgili merciden sorulmamıştır.
Kabule göre de; 1 m eninde su yolu mecra hakkı kurulmuştur. Ancak hükümde bu yerden davacının su ihtiyacının nasıl karşılanacağı (örneğin beton veya doğal su arkı ya da toprak üstünden veya toprak altından büz döşenerek) açıklanmamıştır. Hüküm, bu haliyle de infaza olanak sağlamamaktadır. Bu şekilde HUMK’nun 388. ve 389.maddelerine aykırı hüküm kurulmuştur.
Karar, bütün bu nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle davalının. diğer temyiz itirazlarının reddine, hükmün 2.bentte yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde iadesine, 04.04.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.