YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/2606
KARAR NO : 2011/3964
KARAR TARİHİ : 28.03.2011
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 24.09.2009 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 27.10.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı … tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, Türk Medeni Kanununun 647. maddesine dayalı geçit irtifakı tesisi istemi ile açılmıştır.
Davalılar davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının maliki olduğu 82 sayılı parsel yararına 87 sayılı parsel üzerinden bilirkişi krokisinde A ve B harfleri ile gösterilen bölümden geçit irtifakı tesis edilmiştir.
Hükmü, 87 sayılı parselin maliki … temyiz etmiştir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır. Denilebilir ki, geçit irtifakına ilişkin davalarda davacının dava konusu üzerinde tam bir tasarruf hakkı yoktur.
Bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince;
Davacının maliki olduğu 82 sayılı parselin geçit ihtiyacının komşusu olan 77, 80, 81 sayılı parseller üzerinden de karşılanması olanaklıdır. Mahkemece bu parseller üzerinden geçit alternatifi araştırılmamış, davacının sübjektif arzusu dikkate alınarak yazılı olduğu şekilde geçit güzergâhı belirlenmiştir.
Yukarıda vurgulandığı üzere genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirmesi prensibi uyarınca geçit kurulacak yerin belirlenmesi davacının sübjektif arzusuna bakılmamalı, bütün geçit güzergâhları hâkimlikçe re’sen gözetilmelidir. Eksik inceleme ve araştırma sonucu karar kurulması bu nedenle doğru olmamıştır.
Kabule göre de; geçit irtifakı kuşkusuz taşınmaz malikini yüklü taşınmaz haline getirir. Zira taşınmaz maliki üzerine geçit kurulan taşınmaz bölümünden yararlanamaz ve kullanamaz. Bu nedenle kısıtlamaya karşılık geçit ihtiyacı içerisinde olan taşınmaz malikinin uygun bir bedel ödemesi gerekmektedir. İrtifak hakkı bedeli ise hiçbir zaman bilirkişi raporunda sözü edilen güzergâhtaki ağaçların bir yıllık ortalama geliri değildir. Mahkemece bu yönün gözardı edilerek bilirkişi raporuna bağlı kalınıp ağaçların bir yıllık ortalama gelirinin irtifak bedeli olarak kabulü de isabetli değildir.
Karar açıklanan nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın iadesine, 28.03.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.