YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/15833
KARAR NO : 2012/1551
KARAR TARİHİ : 07.02.2012
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 15.03.2010 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı tesisi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 29.09.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_
Dava, Savrandere köyü 15 parsel numaralı taşınmazın paydaşlarından davacı tarafından davalıya ait 14 parsel numaralı taşınmazdan geçit hakkı istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile 14 parselden, 5 metre genişliğinde, 220,51 m2’lik kısmından geçit hakkı tesisine karar verilmiştir.
Hükmü; davalı vekili temyiz etmiştir.
Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davalarının nedenidir. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine mutlak geçit ihtiyacı veya geçit yoksunluğu, ikincisine de nispi geçit ihtiyacı ya da geçit yetersizliği denilmektedir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz müşterek mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Türk Medeni Kanununun 747/2. maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira, geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının subjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakarlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazların kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi olanaklı değil ise bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilecekse, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kriterler esas alınarak belirlenmelidir. Saptanacak bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin saptanmasından sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3. maddesi uyarınca tapu siciline kaydı da gereklidir.
Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.
Bu bilgiler ışında somut olaya bakıldığında;
1-Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve dosya içeriğine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş reddi gerekmiştir.
2-Davacıya ait taşınmaz yararına davalıya ait 14 parselden kurulan geçit irtifakı … karayoluna bağlanmıştır. Kurulan geçit irtifakı karayolu trafiğini aksatmamalı ve insan hayatını tehlikeye atmamalıdır. Bu nedenle, Karayolları Genel Müdürlüğünden, bağlantının kurulduğu karayolunun niteliği ile karayollarına ait mevzuat çerçevesinde mahkemece belirlenen güzergahtan geçit hakkı tesisi ve belirlenen noktadan karayoluna çıkışta sakınca olup olmadığı sorulmadan hüküm tesisi doğru olmamıştır.
3-Bu husustan ayrı olarak, Dairemiz kararlarında özellikle tarım alanlarında, bir tarım aracının geçeceği genişlikte, geçit ihtiyacı bulunduğu benimsenmektedir. Taraf taşınmazları tapuda tarla niteliği ile kayıtlıdır. Geçit hakları tayin edilirken tarafların menfaatleri gözetilmelidir. Bu nedenle taşınmazların özelliği itibariyle nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (2,5-3 metre) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekirken özellikle ziraat bilirkişisinin yanlış değerlendirmesi ile geçidin genişliğinin 5 metre olması önerisine dayanarak mahkemece, bu miktar üzerinden geçit kurulması da doğru olmamıştır.
Açıklanan bu hususların göz ardı edilmesi doğru olmadığından karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) numaralı bentler uyarınca hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 07.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.