Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2011/1569 E. 2011/3279 K. 15.03.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/1569
KARAR NO : 2011/3279
KARAR TARİHİ : 15.03.2011

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı tarafından, davalılar aleyhine 09.06.2009 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 04.05.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi Türkiye Finans Katılım Bankası vekili ve davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, adi yazılı tarihsiz sözleşmeye dayanılarak tapu iptali ve tescil istemiyle açılmıştır.
Kayıt maliki davalılar, davaya yanıt vermemiştir.
Davaya müdahale talep eden Türkiye Finans Katılım Bankası A.Ş., çekişme konusu 19 ve 20 numaralı bağımsız bölümler üzerinde taşınmaz rehni bulunduğunu, rehin hakkına dayanarak paraya çevrilmesi için icra takibi yaptıklarını, ne var ki mahkemenin ihtiyati tedbir kararıyla takipten sonuç alamadıklarını, davanın reddi gerekeceğini belirtmiştir.
Mahkemece, dava kabul edilmiştir.
Hükmü, müdahale talep eden Türkiye Finans Katılım Bankası A.Ş. ile katılma yoluyla da davacı temyiz etmiştir.
Kuşkusuz bir dava sonucunda verilecek hüküm, sadece o davanın taraflarını etkiler. Üçüncü kişilere, o dava sonucu verilecek hükmün bir etkisi yoktur. Fakat bazı durumların varlığı halinde, dava sonucunda verilecek hüküm üçüncü kişileri dolaylı yolla etkileyebilir. Eğer, üçüncü kişinin hukuku davanın tarafları arasındaki bir davada etkilenecekse, üçüncü kişinin iki kişi arasındaki derdest bir davaya müdahale talebinde bulunması mümkündür. Davaya müdahale talebinde bulunan bir kimsenin hukuki durumu, lehine müdahale etmek istediği tarafın derdest davayı kazanması neticesinde iyileşecek, buna karşılık onun davayı kaybetmesi halinde kötüleşecekse o kimsenin davaya müdahalede hukuki bir yararı var kabul edilir. Dolayısıyla banka, HUMK’nun 53-58.maddelerinden yararlanarak taraflar arasındaki davaya müdahale edebilir.
Somut uyuşmazlıkta banka, davanın reddini talep etmek suretiyle davaya fer’i müdahalede bulunmuştur.
1-Fer’i müdahil, HUMK’nun 57.maddesi gereğince iltihak ettiği tarafla birlikte hareket etmek zorundadır. Bu yüzden de ancak, lehine müdahale ettiği tarafın iradesine uygun olan usul işlemlerini yapabilir. Temyiz yoluna başvuru hakkı sadece asıl tarafa ait bulunduğundan, asıl taraf temyize başvurmazsa fer’i müdahilin müstakilen hükmü temyiz etmek yetkisi bulunmadığından, fer’i müdahil Türkiye Finans Katılım Bankası A.Ş.’nin temyiz isteminin reddi gerekmiştir.
2-Davacı …’nin temyiz itirazlarına gelince;
Yargılamanın bitirildiği 04.05.2010 tarihli duruşma zaptına geçirilen kısa kararda “…üzerinde bulunan haciz ve ipoteklerden ari olarak tapuya kayıt ve tesciline…” denildiği halde, sonradan yazılan gerekçeli kararda bu hususa değinilmemiş, taşınmazın tapu kayıtlarının iptali ile “… Değirmenci adına tapuya kayıt ve tesciline” şeklinde hüküm kurulmuştur. Böylelikle, tutanağa geçirilen kısa kararla sonradan yazılan gerekçeli karar arasında çelişki yaratıldığı açıktır.
10.4.1992 tarihli ve 1991/7-1992/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı gereğince kısa kararla gerekçeli kararın çelişik bulunmasının bozma nedeni oluşturacağı, bozmadan sonra mahkemenin önceki kısa kararla bağlı olmasızın çelişkiyi kaldırmak kaydı ile vicdani kanaatine göre karar verebileceği öngörülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle Türkiye Finans Katılım Bankası A.Ş.’nin temyiz isteminin REDDİNE, hükmün 2.bentte yazılı nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 15.03.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.