Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2011/15249 E. 2012/3663 K. 13.03.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/15249
KARAR NO : 2012/3663
KARAR TARİHİ : 13.03.2012

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 31.10.2008 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil, olmazsa alacak istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; tapu iptali ve tescil talebinin reddine, alacak isteminin kısmen kabulüne dair verilen 31.03.2011 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 13.03.2012 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av…. geldi. Karşı taraftan gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R

Davacı, davalı … ile diğer davalı şirket arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi bulunduğunu, bu sözleşmeye göre davalı yükleniciye bırakılması kararlaştırılan B5 Bloktaki 2 numaralı bağımsız bölümü yükleniciden 15.08.2005 tarihinde temlik aldığını, bir süre bağımsız bölümde oturduğunu, mali şartlarının elvermemesi sebebiyle bağımsız bölümü satmaya karar verdiğini, yüklenicinin talep etmesi üzerine 27.05.2008 tarihli temlik sözleşmesiyle bağımsız bölümü ona temlik ettiğini, ancak yüklenicinin kararlaştırılan satış bedelini ödemediğini, bunun üzerine de 31.07.2008 tarihinde temlik sözleşmesini feshettiğini, ne var ki muvazaalı olarak bağımsız bölümün tapusunu diğer davalı …’e geçirildiğini taşınmazın tapusunun iptali ile adına tescilini, olmadığı takdirde tazminat ödetilmesini istemiştir.
Davalı arsa sahibi Mesut ve yüklenici şirket, davaya yanıt vermemiş, davalı … iyiniyetli tapu maliki olduğunu, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, tapu iptali ve tescil isteminin reddine, yapılan ödeme tutarı olan 65.000,00 Euro’nun davalı şirketten tahsiline karar verilmiştir.
Hükmü, davacı temyiz etmiştir.
Davalılar … ile davalı yüklenici … İnş. ve Tur. Ltd. Şti. arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi bulunduğu ve bu sözleşme uyarınca yapının B5 Bloğundaki 2 numaralı bağımsız bölümün yükleniciye bırakıldığı tartışmalı değildir. Yüklenici şirket, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca kendisine bırakılan 2 numaralı bağımsız bölümü 15.08.2005 tarihinde alacağın temliki yoluyla davacıya temlik etmiştir.
Bir tanımlama yapmak gerekirse alacağın temliki; alacaklı ile onu devralan üçüncü şahıs arasında borçlunun rızasına ihtiyaç göstermeden yapılabilen ve sadece kazandırıcı bir tasarruf işlemi niteliği taşıyan şekle bağlı bir akittir. Bu temlik işleminden sonra, aynı bağımsız bölüm yine alacağın temliki yoluyla 27.05.2008 tarihinde davacı tarafından davalı yüklenici şirkete temlik edilmiştir. Ancak, temlik işleminden önce tapunun diğer davalı …’e devredildiği görülmektedir. 27.05.2008 tarihli temlik sözleşmesinin incelenmesinden; temlikin ivazlı yapıldığı, temlik bedelinden 15.000,00 Euro’nun Haziran 2008, 81.000,00 Euro’sunun ise Ağustos 2008 tarihinde ödenmesinin kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Ne var ki, temlik bedeli ödenmemiş, davacı da davalı şirkete gönderdiği 31.07.2008 tarihli ihtarnamesiyle sözleşmeyi feshetmiştir.
Belirtildiği üzere temlik ivazlı yapılmıştır. Bu bakımdan semen (satış bedeli) de temlik sözleşmesinin asgari objektif unsurları arasındadır. Buradaki semen, temlik edilen taşınmazın bedeli, temlik alanın da karşı edimidir. Taraflardan biri edimini yerine getirmediğinde, karşı taraf Borçlar Kanununun 106.maddesine dayanarak seçimlik hakkını sözleşmenin feshi doğrultusunda kullanıp sözleşmeyi feshedebilir. Sözleşme davacı tarafından 31.07.2008 tarihli ihtarla feshedildiğinden, davacı 15.08.2005 tarihli temlik sözleşmesine dayanarak taşınmazın tapusunun iptalini isteyebilir.
Ne var ki taşınmaz, tapuda üçüncü bir kişi olan davalı …’e 28.04.2008 tarihinde devredilmiştir. Bu yüzden de davalı …’ün durumunun Türk Medeni Kanununun 1023. ve 1024. maddeleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bir tanımlama yapmak gerekirse iyiniyetten maksat “hakkın doğumuna engel olacak bir hususun hak iktisap edilirken kusursuz olarak bilinmemesidir”. Belirtilen bu ilke, Türk Medeni Kanununun 1023. maddesinde aynen “tapu kütüğündeki sicile iyiniyete dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur” şeklide açıklanmış, aynı ilke
tamamlayıcı madde olan m.1024’de “bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz” biçiminde vurgulanmıştır.
Bütün bu anlatılanlardan sonra yapılması gereken iş, yukarıdaki kurallar çerçevesinde davalı …’ün durumunu özellikle dosyada yer alan 16.09.2008 tarihli “protokol” başlıklı belge gözetilerek Türk Medeni Kanununun 1023. ve 1024.maddeleri çerçevesinde değerlendirmek, istemi bunun sonucuna uygun bir karara bağlamak olmalıdır.
Karar, açıklanan nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 900,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde iadesine, 13.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.