Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2011/12647 E. 2011/14771 K. 01.12.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/12647
KARAR NO : 2011/14771
KARAR TARİHİ : 01.12.2011

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 04.08.2010 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne (… yönünden) dair verilen 17.08.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı … tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

_K A R A R_

Davacı, 185 ada 66 parsel sayılı taşınmazı yararına, 185 ada 42 parsel sayılı taşınmazdan Türk Medeni Kanununun 747. maddesi hükmü uyarınca geçit hakkı kurulmasını istemiştir.
Davalılar … ve … davanın reddini savunmuş, diğer davalılar savunmada bulunmamışlardır.
Mahkemece, davacıya ait 185 ada 42 parsel sayılı taşınmaz yararına, 185 ada 42 parsel sayılı taşınmazdan geçit kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü, 185 ada 42 parsel sayılı taşınmaz maliklerinden Davalı … temyiz etmiştir.
Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davalarının nedenidir. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Somut olaya gelince; dosya içerisinde bulunan bilirkişi raporu ve krokisine göre 185 ada 66 parsel sayılı taşınmazın güneyindeki 34 parsel sayılı taşınmazın batısındaki genel yola ulaşmak için başkaca alternatifler bulunduğu halde bu alternatifler değerlendirilmemiştir. Hal böyle olunca, mahkemece mahallinde yeniden keşif yapılarak 185 ada 66 parsel sayılı taşınmazın güneyindeki, komşu 34 parsel sayılı taşınmazın batısındaki genel yola ulaşımı sağlayabilecek başkaca alternatifler değerlendirilmeli, fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi gereğince en kısa ve ekonomik yerden ve yüzölçümü küçük parseller yerine yüzölçümü daha büyük olan parseller üzerinden geçit kurulması tercih edilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan bu yön gözardı edilerek, eksik araştırma ve soruşturma ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz itirazlarının yukarıda açıklanan nedenlerle kabulü ile hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin yatırılan temyiz harcının yatırana iadesine, 01.12.2011tarihinde oybirliği ile karar verildi.