YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/10845
KARAR NO : 2011/14438
KARAR TARİHİ : 28.11.2011
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı tarafından, davalı aleyhine 01.07.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 17.06.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Hazine vekili, 23.05.2009 tarihinde kadastro suretiyle “ahır ve arsa” cinsi ile davalı adına senetsizden tescil edilen … ada … parsel numaralı taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olup mera vasfında olduğunu, zilyetlikle kazanılmasının mümkün olmadığını belirterek taşınmazın tapu kaydının iptali ile mera olarak sınırlandırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, mahallinde yapılan keşif ve mahalli bilirkişi beyanlarına göre taşınmazın evveliyatının köy merası olduğu, bu gibi yerlerin devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olup zilyetlikle kazanılmasının mümkün bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, taşınmazı mera vasfıyla sınırlandırılarak özel siciline kaydına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı temyiz etmiştir.
Dava, söz konusu taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu iddiasıyla açılmıştır.
Türk Medeni Kanununun 715. maddesinde devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler genel olarak sahipsiz yerler ve yararı kamuya ait mallar olarak nitelendirilmiş, örnek olmak üzere de yararı kamuya ait sular ile kayalar, .
tepeler, dağlar, buzullar gibi tarıma elverişli olmayan yerler ve bunlardan çıkan kaynaklar gösterilmiştir. Tarıma elverişli olmayan arazilerin mahiyet ve nitelikleri itibariyle olağanüstü zamanaşımı yoluyla kazanılmaları mümkün değildir. Bu gibi yerlerin özel mülkiyete konu teşkil etmesi, ancak kanunların açıkça düzenlediği ve izin verdiği hallerde mümkündür.
Dosya içerisinde mevcut ziraat mühendisi raporunda; dava konusu taşınmazın “toprak yapısının kumlu-tınlı olduğu, zirai olarak bir tarımsal faaliyetin yapılmadığı hayvancılığa dayalı tarımsal faaliyet amaçlı kullanıldığı” çevrenin ham toprak nitelikli hazineye ait taşınmaz ile çevrili olduğu belirtilmiş, mera saptaması yapılmamıştır. Dosya içindeki belgelerden de taşınmazın etrafının ham toprak vasıflı taşınmaz ile çevrili olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durum karşısında bilirkişisinin saptadığı nitelikler ve özelliklere göre çekişmeli taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu ve mera vasfı taşıdığı kabul edilemez. Davanın reddi yerine yazılı olduğu şekilde istemin hüküm altına alınması doğru olmamış, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 28.11.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.