YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/9621
KARAR NO : 2010/11639
KARAR TARİHİ : 28.10.2010
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 29.06.2004 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve yayla olarak sınırlandırılması istenmesi üzerine bozmaya uyularak yapılan duruşma sonunda; davacı Hazinenin davalı … Alışkan yönünden davasından yasa gereği vazgeçmiş sayılmasına, diğer davalılar yönünden de önceki kararın aynen geçerliliğine dair verilen 31.03.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, çekişmeli taşınmaz evveliyatının yayla olduğu, zilyetlikle kazanılması söz konusu edilemeyeceği iddiası ile tapu iptali ve özel siciline işlenmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece bozma kararına uyularak davalılardan …’ın tapudaki 6/16 payı yönünden Mera Kanununun geçici 3.maddesinde 5685 sayılı Yasa ile yapılan değişiklik gereğince davacı Hazinenin davasından kanun gereği vazgeçmiş sayılmasına, yasaya uygun biçimde belirlenmiş olan ve depo edilen 1.113,81 TL’nin Hazineye ödenmesine, davalılardan … ‘ın tapudaki müşterek payı olan 4/16 payı, davalılardan …’nun tapudaki müşterek payı olan 3/16 payı ve davalılardan …’ın tapudaki 3/16 payı yönünden ilk hükmü temyiz etmemeleri nedeniyle haklarındaki hükmün kesinleşmiş olması karşısında bu davalılara ait payların iptali ile özel sicile yazılmasına ilişkin kararın aynen geçerliliğine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı … vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davacının sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Mahkeme kararında nelerin yazılacağı HUMK’nun 388. maddesinde belirtilmiştir. Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık, şüphe ve terüddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Aynı kural HUMK’nun 389. maddesinde de tekrarlanmıştır. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır, hükmün hedefine ulaşmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz. Bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini ve ifa kabiliyetini yitirir(Hukuk Genel Kurulunun 10.09.1991 tarih 281-415 ve 25.09.1991 tarih 355-440 sayılı Kararları). Bozma kararından sonra bozmaya uyularak verilen hüküm yeni bir hükümdür. Bozmaya uyularak tesis edilen hükmün tüm istekleri karşılar şekilde yeniden yazılması gerekir. Mahkemece, bu yön gözetilmeden hükmün diğer yönlerinin kesinleşmiş olduğundan bahisle “Bir kısım davalılar yönünden verilen kararın aynen geçerliliğine” şeklinde hüküm kurulması doğru olmadığından kararın bozulması gerekir ise de bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün HUMK’nun 438/VII. maddesi uyarınca düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1).bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, (2).bent uyarınca hüküm fıkrasının 2 numaralı bendinin 5.satırında “davalıların söz konusu müşterek payları yönünden bozmadan önce mahkememizin vermiş olduğu karar ile tapu kaydının iptali ile yayla olarak özel siciline yazılmasına karar verilmiş olması mahkememizce verilen kararın bu davalılar yönünden temyiz edilmeyerek kesinleşmiş olması karşısında mahkememizin” sözcüklerinin hükümden çıkartılmasına, yerine “Hazine yararına oluşan usulü müktesep hakkın korunması gerekeceğinden” sözcüklerinin eklenmesine ve 10.satırında “özel siciline yazılmasına” sözcüklerinden sonra gelen “ilişkin kararın aynen geçerliliğine” cümlelerinin hükümden çıkarılmasına, hükmün DÜZELTİLMİŞ bu şekli ile ONANMASINA, 28.10.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.