Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2010/817 E. 2010/1608 K. 16.02.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/817
KARAR NO : 2010/1608
KARAR TARİHİ : 16.02.2010

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 10.07.2006 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 16.12.2008 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı, adına kayıtlı 36 parsel numaralı taşınmazın genel yola bağlantısının bulunmadığını belirterek davalıya ait 39 parselden geçit hakkı kurulması isteğinde bulunmuştur.
Davalı, davacının geçit gereksiniminin bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece istek hüküm altına alınmıştır.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davalarının nedenidir. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Somut olayda; mahkemece, dava konusu 36 sayılı parsel yararına, 39 sayılı parselden geçit hakkı kurulmasına karar verilmiştir. Ancak, dosyaya sunulan pafta örneği ve bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere 36 sayılı parselin doğusu yola cephelidir. Davacının evinin konumu nedeniyle parselinin arka kısmında bulunan diğer binalara (pansiyon) araç girişinin olanaklı olmaması geçit isteminin kabulünü gerektirmez. Yukarıda da açıklandığı üzere geçit ihtiyacının varlığından söz edilebilmesi için yararına geçit hakkı istenilen parselin yola cephesinin bulunmaması veya mevcut yolun yetersiz olması gereklidir. Açıklanan nedenle davanın reddi yerine istemin hüküm altına alınması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Davalı vekilinin yukarıda açıklanan nedenlerle kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 16.02.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.