Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2010/8103 E. 2010/9537 K. 30.09.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/8103
KARAR NO : 2010/9537
KARAR TARİHİ : 30.09.2010

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 25.06.2009 gününde verilen dilekçe ile beyanlar hanesindeki kaydın terkini istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; Hazine aleyhine açılan davanın pasif dava ehliyeti yokluğundan reddine, diğer davalılar yönünden de davanın kabulüne dair verilen 24.12.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar, 13 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tapu kütüğünün beyanlar hanesinde “TKGM 4.1.8.1/46.1 sayılı yazılarına göre Üsküdar 1.Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 29.02.1980 gün 969/1390 E.-1980/90 K. Sayılı ilam ile 30.01.1959 gün 873 sayılı ek komisyon kararı iptal edildiğinden mesgul ilamın tavzihi şayet mahkeme ve ilgililer buna yanaşmazlarsa MK.933 md. uyarınca yeni bir karar alınması gerekir” şeklinde yer alan kaydın terkin isteğinde bulunmuşlardır.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlar, mahkemece Hazine aleyhine açılan davanın pasif dava ehliyeti bulunmadığından reddine, Tapu Sicil Müdürlüğü aleyhine açılan davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı … temyiz etmiştir.
Dava, beyanlar hanesindeki belirtmenin terkini isteğine ilişkindir.
Türk Medeni Kanununun 997 ila 1027.maddeleri arasındaki hükümler, tapu siciline ilişkin bulunmaktadır. Bunlardan, 1008. madde tapu siciline kaydolunacak ayni hakları, 1900. madde sicile şerh verilebilecek kişisel hakları, 1010. ve 1011. maddeler ise temlik hakkının sınırlamaları ile geçici tescili düzenlemiştir.
Türk Medeni Kanununun 1012. ve Tapu Sicil Tüzüğünün 60 ila 64. maddelerinde yedi bölüm olarak düzenlenen “beyanlar” gerek tescillerden,
2010/8103 – 9537
gerekse şerhlerden farklıdır. Kütüğün beyanlar hanesine işlenen kayıt, kural olarak ne bir ayni hak ihdas eder ne de şahsi bir hakkı güçlendirmeye yarar. Beyanların fonksiyonu, gayrimenkulle ilgili bazı fiili veya hukuki durumlara ya da zaten mevcut bulunan bazı haklara aleniyet sağlamaktan ibarettir.
4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun “Beyanlar” başlıklı 1012. maddesi; “Bir taşınmazın eklentileri, malikin istemi üzerine kütükteki beyanlar sütununa yazılır. Bu kaydın terkini, kütükte hak sahibi görünen bütün ilgililerin rızasına bağlıdır. Taşınmaz mülkiyetine ilişkin kamu hukuku kısıtlamalarının beyanlar sütununa yazılması ve bu sütuna yazılabilecek diğer hususlar tüzükle belirlenir. Özel kanun hükümleri saklıdır” şeklindedir.
Yasanın sözü edilen bu hükmü uyarınca genellikle tapu kütüğüne yazılarak alenileştirilmesinde fayda umulan hukuki ilişki ve fiili durum şeklinde tarif edilen her beyanın tapu kütüğünün beyanlar hanesinde gösterilebilme olanağı yoktur. Başka bir anlatımla, tapu kütüğünün beyanlar hanesine “beyanda” bulunulabilmesi için ya Türk Medeni Kanununda bir hüküm olması veya özel kanunlarda bu konuda bir hükme yer verilmesi yahut Tapu Sicil Tüzüğünde bir düzenleme yapılmış olması gerekir.
Somut olayda da; dava konusu taşınmazın beyanlar sütununa söz konusu belirtmenin tapu kadastro genel müdürlüğü tarafından 13 ada 1 no’lu parsele ilişkin hak sahipliğinin belirlendiği 30.01.1959 tarih 873 sayılı kadastro komisyonunun ek kararının iptal edilmesi nedeniyle hukuki durumunun açıkta kaldığı gerekçesiyle konulduğu anlaşılmaktadır.
Yukarıda da değinildiği gibi tapu kütüğünde yer alan beyan bazen taşınmaza ilişkin hukuki durumun alenileştirilmesi amacına hizmet etmektedir. Beyan kaydının terkini istendiğinde de bu kayıtla hak sahibi olan kişi ya da kişilerin onayı gerekmektedir. Kaydın tapu sicil müdürlüğü tarafından işlenmiş olması davanın tapu sicil müdürlüğüne yöneltilmesini gerektirmez. Mahkemece terkini istenen beyan ile hukuki durumu etkilenecek olan kişi ya da kişilere husumetin yöneltilmesi gerektiği hususu gözardı edilerek tapu sicil müdürlüğüne karşı açılan davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine, 30.09.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.