Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2010/7338 E. 2010/9350 K. 28.09.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/7338
KARAR NO : 2010/9350
KARAR TARİHİ : 28.09.2010

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 28.04.2008 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 18.02.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Hazine, 1019 sayılı mera parselinin ifrazı ile oluşan … sayılı parselin mera olduğunu, öncesi mera olan bir yerin özel mülkiyete konu teşkil etmeyeceğini, … sayılı parsele ilişkin imar düzenlemesi sonucu davacı adına tesis edilen … ada … parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile mera olarak sınırlandırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, çekişme konusu taşınmazda şuyulandırma işlemi sonucu malik olduğunu belirterek, açılan davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3. maddesi koşulları oluşmadığından bahisle açılan davanın kısmen kabulü ile davalıya mera parselinden gelen 6028/14082 payın iptali ve davacı Hazine adına tesciline karar verilmiştir.
Hükmü, taraflar temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya toplanan deliller ve tüm dosya içeriğine göre davacı Hazinenin bütün temyiz itirazları yerinde görülmemiş reddi gerekmiştir.
2-Dosyada yer alan bilgi ve belgeler ile özellikle 10.06.2009 tarihli bilirkişiler raporundan … ada … parsel sayılı taşınmazın da bulunduğu ifrazen oluşan bir kısım parsellerin 79.000 m2 yüzölçümündeki mera vasıflı 1019 sayılı parselden geldiği, 1996 yılında 2981 sayılı Yasanın 10/c maddesine göre yapılan uygulamadan şuyulandırma işlemi sonucu dava konusu … ada … sayılı parselin davalı bayii adına tahsis edildiği, uygulamanın onaylanmasına ilişkin 17.05.1996 tarihli belediye encümen kararının iptali için Hazine
2010/7338-9350
tarafından idare mahkemesine dava açıldığı, Bursa 1. İdare Mahkemesinin 10.05.2002 tarihli ve 2000/624 – 2002/526 sayılı kararıyla işlemin iptalinin hüküm altına alındığı, kararın 08.10.2002 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Görülüyor ki, evveliyatı … numaralı mera parseli olan taşınmaza ait 2981 sayılı kanunun 10/c maddesi uyarınca belediye tarafından yapılan uygulama işlemleri idari yargı yerinde iptal edilmiş, iptale ilişkin idari yargı kararı da kesinleşmiştir.
Bu aşamadan sonra ne gibi bir hukuki gelişme olacağı sorusu üzerinde durmak gerekir. Yapılan şuyulandırma işlemi iptal edilince ve iptal kararı kesinleşince kuşkusuz taşınmazların önceki parsellerine dönmesi ve bunu sağlayacak geriye dönüş cetvellerinin hazırlanması gerekecektir. Geriye dönüş düzenlemesi kesinleştiğinde ise tapu sicil müdürlükleri evvelki parsellere dönüşü sağlayan yeni bir tescil işlemi yapacaktır. Geriye dönüşe neden olan işlem ise kesinleşmiş yargı kararıdır. Ne var ki, dava dışı Bursa Büyükşehir Belediyesi 04.12.2009 tarihli yazısında geriye dönüş işlemlerinin teknik ve fiili durumlar nedeniyle yapılmasının mümkün olamayacağını bildirmiştir.
Başlangıçtaki tescil işlemi yolsuz olsa da 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3.maddesi hükmü bu tür tescil işlemlerinin Belediye adına devam etmesi olanağı sağladığından gelinen bu aşamada 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3.maddesi şartları üzerinde durulması gerekir.
4342 sayılı Mera Kanunu’nun geçici 3. maddesine göre işlem yapabilmek için;
a-Mera, 4342 sayılı Kanunun geçici 3. maddesinde yapılan değişikliğin yürürlüğe girdiği 03.05.2005 tarihi itibariyle Belediye ve mücavir alan sınırları içersinde bulunmalıdır. Zira, bu tarih itibariyle köy sınırları içersinde bulunan veya bu tarihten sonra Belediye ve mücavir alan sınırları içersine alınan meralarda bu madde hükümlerinin uygulanma olanağı yoktur.
b-Mera, 01.01.2003 tarihinden önce kesinleşmiş imar planı içersinde kalmalıdır. Bu tarihten sonra imar planı içersine alınan veya imar planı bulunmayan yerlerdeki meralarda bu madde hükmü uygulanmaz. Yasa hükmünde geçen «İmar Planından» maksat ise, her türlü ölçekteki plan yani nazım, uygulama veya mevzi imar planıdır.
c-Meranın, yerleşim yeri olarak işgal edilmesi, yani bu şekilde kullanılması, yerleşim ve işgal durumunun da 01.01.2003 tarihinden önce var olması gerekir. Bu tarihten sonra işgal edilerek yerleşim yeri olarak kullanılan meralarda bu madde hükmü uygulanamaz.
2010/7338-9350
d-Diğer bir koşul da; meranın, mera niteliği ile kullanılmasının teknik açıdan mümkün bulunmamasıdır.
Yukarıda belirtilen şartların varlığı duraksamasız saptanmadan Belediye ve diğer kamu ve kuruluşları adına tescil edilmiş meraların mülkiyeti bu kurum ve kuruluşlara bırakılamaz. Bu gibi yerler yasa uyarınca Hazine adına tescili gereken yerler olacağından, mahkemece 4342 sayılı Mera Kanunu’nun geçici 3. maddesi koşullarının varlığı veya yokluğu üzerinde yeterince durulmalıdır. Oysa, bu konuda yapılan inceleme ve araştırma ile bilirkişi raporu yetersizdir.
Bu durumda mahkemece yerinde şehir plancısı, ziraatçı bilirkişi ve harita mühendisi bulundurmak koşuluyla yeniden keşif yapılmalı, 2981 sayılı Kanunun 10/c. maddesi ve 3194 sayılı Kanunun 18. maddesi uygulama haritaları Belediyeden sağlanmalı ve bu haritalar kapsamına göre mera olan taşınmazların 01.01.2003 tarihinden önce yerleşim yeri olarak işgal edilen yerlerden olup olmadığı resmi deliller toplanarak ve bu tarihlere yakın tarihlerde çekilen … fotoğraflarından da yararlanarak saptanmalı, öte yandan, meranın artık mera olarak kullanılmasının teknik açıdan mümkün bulunup bulunmadığı parsel bazında değil, imar planları ve ada bazında ziraatçı bilirkişiye incelettirilmeli, HUMK’nun 366. maddesi hükmünce keşfi izlemeye olanak sağlayacak ve bilirkişi raporlarını denetlemeye yardımcı olacak sayıda fotoğraf çektirilerek dosyaya konulmalı, böylelikle ortaya çıkacak sonuca uygun bir hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece, tüm bu yönler bir yana bırakılarak yetersiz araştırma ve incelemeyle istem yazılı olduğu şekilde hükme bağlandığından, karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda (1).bentte açıklanan nedenlerle davacı Hazinenin bütün temyiz itirazlarının reddine, hükmün (2).bent uyarınca davalı yararına BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatıran davalı …’e verilmesine 28.09.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.