YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/5893
KARAR NO : 2010/6138
KARAR TARİHİ : 31.05.2010
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 29.11.2006 gününde verilen dilekçe ile menfi tespit icra inkar tazminatı tahsili ipoteğin fekki istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; menfi tespit isteminin kabulüne, icra inkar tazminatı talebinin reddine, ipoteğin fekki davasında yetki yönünden reddine dair verilen 11.09.2008 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı … vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_
Dava, ipoteğin fekki, Ankara 22. İcra Müdürlüğünün 2003/273 Esasında kayıtlı takip sebebiyle menfi tespit ve tazminat tahsili istemlerine ilişkindir.
Davalı, ödemenin yazılı delille kanıtlanması gerektiğini, resmi biçimde düzenlenen senede karşı iddianın aynı şekilde kanıtlanması gerektiğini, açılan davanın reddini ve tazminat ödetilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, ipoteğin fekkine ilişkin davanın yetki yönünden reddine, menfi tespit isteminin kabulüne, tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı temyiz etmiştir.
İpotek kişisel bir alacağın teminat altına alınması amacını güden ve bir taşınmaz değerinden alacaklının alacağını elde etmesini sağlayan sınırlı bir ayni haktır. İpotek tesisi için rehin edilecek taşınmaz maliki ile alacaklı arasındaki anlaşmanın (rehin sözleşmesi) bulunması ve rehin sözleşmesinin Türk Medeni Kanununun 856. maddesi gereğince tapu siciline tescil edilmesi gerekir.
Alacak sona erdiği halde alacaklı terkin taahhüdüne rağmen iradesiyle terkin talebinde bulunmazsa taşınmaz maliki ipoteğin fekkini (kaldırılmasını) dava yolu ile isteyebilir. Davadaki ipoteğin terkini isteminin nedeni budur. Kuşkusuz ipoteğin terkini istemine ilişkin davalar gayrimenkule müteallik davalar arasında bulunduğundan açılan davanın HUMK’nun 13. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu mahal mahkemesinde görülmelidir.
Ne var ki, HUMK’nun 45. maddesi gereğince bir dava sebebiyle verilen hüküm aynı sebepten doğan diğer bir dava sebebiyle verilecek hükmü etkileyecek nitelikte ise talepler arasında bağlantı varsayılacağından her iki isteme ilişkin davanın aynı mahkemede görülmesi gerekir. Somut uyuşmazlıkta davacının ipoteğin terkini talebini davadaki ikinci istem olan menfi tespit isteminden ayrı düşünmeye olanak yoktur. Kısaca menfi tespit talebinin kabulü halinde mahkemece örtülü olarak ipoteğin terkini istemi hükme bağlanmış olacağından her iki talebe ilişkin dava da ipoteğin terkini istemine ilişkin davanın görüleceği Elmadağ mahkemelerinde incelenip karara bağlanmalıdır.
Mahkemece bu yönün gözardı edilmesi suretiyle ipoteğin fekkine ilişkin dava dosyasının tefriki, menfi tespite ilişkin talebin incelenip hükme bağlanması doğru olmamıştır.
Karar açıklana nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 31.05.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.