Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2010/358 E. 2010/1191 K. 08.02.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/358
KARAR NO : 2010/1191
KARAR TARİHİ : 08.02.2010

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 12.03.2007 gününde verilen dilekçe ile yüklenicinin temlikine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 26.12.2008 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı idare vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

_K A R A R_

Dava, yüklenicinin temliki işlemine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davalı yüklenici, davayı kabul etmiş, davalı … davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava kabul edilmiştir.
Hükmü, davalı … temyiz etmiştir.
Davadaki istemin dayanağı davalılar arasındaki 16.10.2000 tarihli arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesidir. Anılan sözleşmede 3353 ada 3 parsel üzerine yapılacak C blok 5. kattaki 9 numaralı bağımsız bölüm ile C blok 8. kat 15 numaralı ve yine C blok 4. kat 7 numaralı bağımsız bölümlerin yükleniciye bırakılması kararlaştırılmıştır. Davalı yüklenici, kazanacağı şahsi hakkını davacıya 02.03.2007 günlü sözleşmeyle temlik etmiştir. Davada, bu temlik sözleşmesine dayanılmaktadır.
Bir tanımlama yapmak gerekirse, temlik işlemi; alacaklı (yüklenici) ile onu devralan üçüncü şahıs arasında borçlunun (arsa sahibinin) rızasına ihtiyaç göstermeden yapılabilen ve sadece kazandırıcı bir tasarruf işlemi niteliği taşıyan şekle bağlı bir akittir. Temlik işleminin alacağı devreden (eski alacaklı) ile devralan (yeni alacaklı) arasında yapılan sözleşme olduğunda duraksama yoktur. Temlik işleminin konusu ise, eski alacaklının bir borç ilişkisi sebebiyle doğmuş olan borçluda mevcut bir hak veya alacağı oluşturur. Dolayısıyla, temlik sözleşmesi ile mevcut bir alacak hakkı nakledilebilir.
Kural yukarıda anlatılan şekilde olmakla beraber Borçlar Kanununun 162. maddesinden temlik işleminin işin mahiyeti icabı mümkün olamayabileceği veya sözleşmeyle yasaklanabileceği görülmektedir. Nitekim somut uyuşmazlıkta da, 16.10.2000 tarihli arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesinin 10 ve 26. maddeleri hükümleri ile yüklenicinin üçüncü kişilere şahsi hakkını devir ve temlik etmesi yasaklanmıştır. Temlikin sözleşme hükümlerine göre yasaklanmış olması nedeniyle davacı (temlik alan üçüncü kişi) Borçlar Kanununun 162. maddesine dayanarak davalı arsa sahibini ferağa zorlayamaz. 16.10.2000 tarihli sözleşme uyarınca davalı arsa sahibini ferağa zorlayacak olan sadece yüklenicidir.
Yapılan bu saptamaya göre davacı, 16.10.2000 tarihli sözleşmeye göre temlik işleminden yararlanamayacağından davanın bu nedenle reddi yerine sözleşmenin 10 ve 26. maddeleri hükümleri gözden kaçırılarak istek kabul edildiğinden karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 08.02.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.