Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2010/3413 E. 2010/4143 K. 12.04.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/3413
KARAR NO : 2010/4143
KARAR TARİHİ : 12.04.2010

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 28.07.2009 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydı kimlik bilgisi düzeltilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 21.01.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı, 233 ada 15 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesinde “… oğlu … ölüdür” şeklinde yazılı kimlik bilgilerinin “… oğlu … sağdır” şeklinde düzeltilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulü ile tapu kaydından beyanın iptaline karar verilmiştir.
Hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.
Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin isim, soyisim, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Kayıt düzeltme davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır.
Mahkemece yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir.
Eldeki davada nüfus müdürlüğünden yapılan araştırmada ölüm tarihi tespit edilemediği için araştırmasının devam ettiği bildirilen … ve … çocuğu, 1906 doğumlu … adında bir kişinin bulunduğu bildirilmiş olup, bu kişi hakkında yeterli araştırma yapılmamıştır. Ayrıca nüfus idaresince bildirilen bu bilgi, zabıta araştırması ve tanık beyanları ile elde edilen bilgilerle çeliştiğinden hüküm kurmaya yeterli değildir.
Mahkemece, nüfus müdürlüğünden “1906 doğumlu …”’un mirasçılarını gösteren nüfus kayıt tablosu getirtilerek mirasçıları tespit edilmeli, bu kişiler duruşmaya çağrılarak davaya konu taşınmaz hakkında mülkiyet iddiaları olup olmadığı sorulmalı, tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise, tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri de taşınmaz başında dinlenerek keşif yapılmalı, açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir. Taşınmaz hakkında mülkiyet iddiasında bulunulduğunda ise davanın çözümü ancak mülkiyet iddiasında bulunanların taraf olduğu tapu iptali ve tescil davası ile mümkün olabileceğinden davanın reddine karar verilmelidir.
Yukarıda belirtilen şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra neticesine göre bir karar vermek gerektiği halde mülkiyet nakli oluştuğu kuşkusu yaratacak şekilde tesis edilen hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 12.04.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.