Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2010/2209 E. 2010/3625 K. 01.04.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/2209
KARAR NO : 2010/3625
KARAR TARİHİ : 01.04.2010

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 22.01.2009 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydındaki haciz şerhinin terkini istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 10.11.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Tapu Sicil Müdürlüğüne izafeten Hazine tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı, 2274 ada 44 parsel sayılı taşınmazda paydaş olduğunu, pay düzeltilmesi davası sonunda verilen hükmün infazı sırasında diğer paydaşın kaydındaki haciz şerhlerinin adına tescil edilen paya da aktarıldığını ileri sürerek paydaş …, Kadastro Müdürlüğü ve Tapu Sicil Müdürlüğünü hasım göstermek suretiyle haciz şerhlerinin terkinini istemiştir.
Davalılardan Kadastro Müdürlüğü ve Tapu Sicil Müdürlüğü, davanın reddini savunmuşlar, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hükmü davalı Tapu Sicil Müdürlüğü temyiz etmişlerdir.
Dava, haciz şerhinin terkini isteğine ilişkindir.
Haciz, kesinleşmiş icra takibinin konusu olan bir alacağın ödenmesini teminen borçluya ait ve haczi kabil bulunan mallara bir bakıma takibi yapan icra müdürlüğünün el koyması işlemidir. İİK’nun 91. maddesi hükmü gereğince gayrimenkulün haczi ile takip konusu borç ve eşya arasında ilişki kurulur ve tasarruf yetkisi Türk Medeni Kanununun 1010. Maddesi anlamında kısıtlanmış olur. Bu tür kişisel haklar tapu kütüğüne şerh verilmekle hak sahibine eşya üzerinde dolaylı da olsa hakimiyet hakkı kurmasını sağlamaz ise de tasarruf yetkisinin dar manada kısıtlanması sonucunu Türk Medeni Kanununun 1010. maddesi uyarınca haciz şerhi tapuya yazıldıktan sonra lehtarının talebi ile terkin edilebilir. Borcun ödenmesi, icra takibinin düşmesi veya sona ermesi halinde ya da haciz şerhinin usulsüz kaydı hallerinde ilgilisinin terkine olur vermemesi durumunda taşınmaz maliki, şerhin terkinini dava edebilir.
Somut olayda; davacı paydaşı olduğu taşınmazdaki haciz şerhlerinin kendi borcundan kaynaklanmadığını ileri sürmektedir. Gerçekten de, davacı ve dava dışı … taşınmazda paydaş olup …’in borçlarından dolayı payı üzerinde haciz şerhleri mevcuttur. Davacı, taşınmazdan bir miktar yerin yol olarak terkin edilmesi sırasında sadece kendi payından terkin işlemi yapıldığı için pay düzeltilmesi davası açmış, bu dava kabulle sonuçlanarak diğer paydaşın payından bir miktar yer davacı payına eklenmiştir. Bu işlem sırasında da hacizler terkin edilmeden kayda aktarılmıştır. Diğer bir anlatımla, davacının payındaki hacizler kendi borcundan kaynaklanmamaktadır. Ancak yukarıda da değinildiği gibi şerh yolsuz kaydedilmiş olsa bile şerh lehtarının terkine olur vermesi gerekmektedir. Kısaca söylemek gerekirse, terkini istenen haciz şerhleri yararına olan kişilere dava yöneltilmelidir. Mahkemece bu husus gözardı edilerek işin esasına girilerek yazılı olduğu şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de; davacı payı üzerinde bulunan tüm takyitlerin terkinine karar verilmiş olup davacı payında dava konusu olmayan dava dışı Kartal Belediyesi lehine mevcut yasal ipotek hakkının gözardı edilmiş olması da doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 01.04.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.