Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2010/1982 E. 2010/3650 K. 02.04.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/1982
KARAR NO : 2010/3650
KARAR TARİHİ : 02.04.2010

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 25.07.2007 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali tescil, alacak istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; mahkemenin görevsizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine dair verilen 13.11.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı, yüklenici davalı … Sanayi A.Ş.’nin temlik işlemi nedeniyle 1122 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki A15B no’lu villaya ait tapu kaydının iptali ile adına tescilini, davalı şirketten eksik yapılan işlerin bedelinin yapılan ödemeden tenzili ile bakiye kalan kısmın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tahsile karar verilmesini istemiştir.
Davalı yüklenici savunmada bulunmamış, davalı arsa sahipleri ise yüklenicinin edimlerini yerine getirmediğini, 14.10.2005 tarihli sözleşmenin de feshedildiğini, davacının akidi olmadıklarını, açılan davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, görevsizlik kararı verilmiştir.
Hükmü, davacı temyiz etmiştir.
Davada, alacağın temliki hükümlerine dayanılmaktadır. Bir tanımlama yapmak gerekirse alacağın temliki; alacaklı (yüklenici) ile onu devralan üçüncü şahıs (davacı) arasında borçlunun (arsa sahibinin) rızasına ihtiyaç göstermeden yapılabilen ve sadece kazandırıcı bir tasarruf işlemi niteliğini taşıyan şekle bağlı bir akittir. Davacının temlik işleminden yararlanabilmesi, yüklenicinin arsa sahiplerine karşı edimini bütünüyle yerine getirmesi koşuluna bağlıdır. Zira, başlangıçta temlik işlemine yabancı olan borçlu (arsa sahibi) temlik işlemine vakıf olduktan sonra Borçlar Kanununun 167.maddesinden yararlanarak asıl alacaklıya (yükleniciye) karşı ne gibi def’ilerde bulunacaksa bu def’ileri yeni alacaklıya (davacı üçüncü kişiye) karşı da ileri sürebilir hale gelir. Nitekim somut uyuşmazlıkta, arsa sahibi davalılar 14.10.2005 günlü ve niteliği itibariyle arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesi özelliğini gösteren sözleşmeyi yüklenicinin edimlerini yerine getirmediğini belirterek feshettiklerini ileri sürmüştür. Sözleşme feshedildiğinden, ne yüklenici ne de onun şahsi hakkını temlik ettiği üçüncü kişi (davacı) ayın talebinde bulunamaz.
Kaldı ki, davacı ile yüklenici arasında yapılan 26.07.2006 tarihli sözleşmenin düzenlenmesinden sonra yüklenici … Anadolu Konut Sanayi A.Ş. 19.03.2008 tarihinde iflas etmiştir. Bilindiği üzere ticaret mahkemesinin iflasa karar vermesi anında borçlu hakkındaki iflas açılmış olur. İflas kararından önce müflisin temlik suretiyle yaptığı işlemlerden doğan borçları ile alacakları iflas masası elinde bulunduğundan, davacı ile müflis şirket arasındaki ilişki de davacı ile iflas masası arasındaki ilişkiye dönüşür. Bütün bunların dışında müflis ile iflastan önce yapılan ve müflisin temlik borçlusu olduğu sözleşmenin masadan aynen ifasının istenebilmesi için sözleşme ile kazanılan kişisel hakkın 2644 sayılı Tapu Kanununun 26.maddesinden yararlanılarak tapu siciline şerh verilmesi gerekir. Adi yazılı temlik işlemi alacağın temliki bakımından hüküm ve sonuç meydana getirir ise de, bu nitelikteki sözleşmenin tapuya şerh olanağı bulunmadığından, davacı masadan taşınmazın tescilini isteyemez. Böylelikle ayın talebi yerini temlik işlemine konu taşınmazın iflas anında saptanacak değeri olan para alacağı alır ve dava sıra cetveline kayıt ve kabul davası olarak değerlendirilebilir. Keza, davacının diğer talepleri de bu taleple birlikte ancak görevli mahkemede incelenecektir.
Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davacının bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun hükmün ONANMASINA, 4077 Sayılı Yasanın 23/II.maddesi uyarınca davacı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, 02.04.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.