Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2010/1751 E. 2010/2919 K. 17.03.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/1751
KARAR NO : 2010/2919
KARAR TARİHİ : 17.03.2010

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 13.02.2009 gününde verilen dilekçe ile tapuda kayıt düzeltim istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 23.06.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir.
Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet veya diğer hak sahiplerinin isim, soy isim, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu nedenle de bu tür davalarla kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Tapu Sicil Müdürlüğüne yöneltilerek açılması gereken kayıt düzeltme davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir.
1-Düzeltilecek tapu kaydı tüm dayanakları ile birlikte getirtilmelidir.
2-Nüfus Müdürlüğünden, kayıtta geçen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişinin kaydının bulunup bulunmadığı sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişinin nüfus kaydı, tapu ve dayanakları ile bağlantı oluşturacak şekilde incelenmeli, gerekirse kök kayıtlar da istenmelidir.
3-Cumhuriyet Savcılığı aracılığıyla, taşınmazın bulunduğu mahalde kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.
4-İstem konusunda tanık dinlenmelidir.
5-Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise, tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri de taşınmaz başında dinlenerek keşif yapılmalıdır.
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir.
Davanın niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekalet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.
Tapu Sicil Müdürlüğü de yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden sorumlu tutulmamalıdır.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında;
Davacı, dava konusu 1450 ve 1451 parsel sayılı taşınmazlarda “… oğlu 1921 doğumlu …’in” “…” olarak yazılan baba adının “…” olarak düzeltilmesine karar verilmesin istemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.
Mahkemece 23.12.2009 tarihli, 2009/11-75 sayılı ek karar ile kanuni süre geçtikten sonra kararın temyiz edildiği gerekçesi ile temyiz istemi reddedilmiş, bu ikinci hüküm, yasal süre içersinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapuda isim düzeltilmesi istemiyle Tapu Sicil Müdürlüğü hasım gösterilmek suretiyle açılmıştır. Tapu Sicil Müdürlüğü genel bütçeye dahil idarelerden olup, Hazine vekilinin bu idareleri temsilen yargılamalara katılma hakkı yasayla öngörülmüştür. Eldeki davada da bu yol izlenmek suretiyle Hazine vekilinin idare adına davayı izlediği anlaşılmaktadır. 7201 sayılı Tebligat Kanununun 11. maddesi uyarınca da vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması öngörülmüştür. Usule ilişkin bu kural kamu düzeni ile ilgili olup uyulması zorunlu kuraldır. Dava Hazine vekili tarafından takip edildiğine göre verilen hükmün de Hazine vekiline tebliğ edilmesi gerekirdi. Tebligatın Tapu Sicil Müdürlüğü memuruna yapılması yasaya aykırı olup, yapılan tebligat usulsüz olduğundan karar kesinleşmemiştir. Temyiz isteminin reddine dair karar yasaya aykırıdır. Sözü edilen bu kararın kaldırılmasına karar verilerek, 23.06.2009 tarihli 2009/11 Esas, 2009/75 Karar sayılı ilamın temyiz incelemesine gelince;
Mahkemece yapılan yargılama ve toplanan deliller hüküm vermeye yeterli değildir.
Mahkemece kaydında düzeltme yapılması istenen kişiye ait nüfus kaydı getirtilmediği ve ayrıca nüfus müdürlüğünden, kayıtta geçen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişinin kaydının bulunup bulunmadığı araştırılmamıştır. Mülkiyet nakline sebep olunmaması için kaydı düzeltilecek kişinin nüfus kaydı, ve gerekirse anne, baba ve kardeşleri gösterir nüfus kaydı tapu ve dayanakları ile bağlantı oluşturacak şekilde incelenmeli, gerekirse kök kayıtlar da istenmeli, tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise, tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri de taşınmaz başında dinlenerek keşif yapılmalı, açıklanan bu hususlar çerçevesinde inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir. Bu incelemeler yapılmadan eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması da doğru görülmemiştir.
Karar açıklanan nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü hükmün BOZULMASINA, 17.03.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.