YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/13140
KARAR NO : 2010/14244
KARAR TARİHİ : 17.12.2010
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 12.07.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydında yüzölçümü miktarının düzeltilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 06.09.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, 35 parsel sayılı taşınmaz yüzölçüm miktarının eksik yazıldığını ileri sürerek düzeltilmesini talep etmiştir.
Mahkemece dava kabul edilmiş, hükmü davalı temyiz etmiştir.
Dava, kayıttaki yüzölçümü ile taşınmazın gerçek yüzölçümü arasındaki farklılığın giderilmesi istemiyle açılmıştır.
Çapa bağlanmış taşınmaz malların yüzölçümü kural olarak çap kaydının uygulanması ile belirlenir. Ancak, taşınmazın kadastro tespiti sırasında veya sonradan yapılan işlemler nedeniyle ölçü, tersimat ve hesaplamalardan doğan fenni hatalar ve bundan kaynaklanan yüzölçümü hatası varsa bunun düzeltmesi 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesine göre re’sen veya ilgilinin müracaatı üzerine kadastro müdürlüğünce yapılabilir. Kadastro müdürlüğünün yaptığı işlem üzerine bu işlemin iptali için de sulh mahkemelerinde dava açılma olanağı vardır.
Somut olayda ise; davacı tarafından anılan yasanın 41.maddesine dayanılarak işlem yapılmak üzere kadastro müdürlüğüne başvurulmamış, doğrudan mahkemede dava açılmıştır. Yasada öngörülen işlem basamakları yerine getirilmeden doğrudan açılan davanın dinlenme olanağı yoktur. Mahkemece, açıklanan bu hususlar ve HUMK’nun 7. maddesi hükmü gözetilerek idari makamın görevine giren bir iş kendisine arz olunduğundan davanın yargı yeri nedeniyle reddine karar verilmelidir. Ancak, mahkemece davacının dayandığı vakıalar yanlış nitelendirilerek davanın tapu iptali tescil niteliğinde olduğundan bahisle istem reddedilmiştir. Bu husus doğru görülmemiş ise de verilen ret kararı sonuç itibariyle doğru olduğundan HUMK’nun 438/son maddesi uyarınca hükmün gerekçesinin ve hüküm fıkrasının değiştirilerek ve düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle yerel mahkeme kararının gerekçesinin değiştirilmesine, hüküm fıkrasının 1.maddesinin hükümden çıkartılarak yerine 1.madde olarak “İdari makamların görevine giren hususun mahkemeye arz olunduğundan davanın yargı yeri nedeniyle reddine” cümlesinin eklenmesine, kararın bu şekilde DEĞİŞTİRİLEREK ve DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 17.12.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.