YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/13106
KARAR NO : 2010/13941
KARAR TARİHİ : 13.12.2010
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 25.12.2009 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 07.07.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, 4499 m2 yüzölçümündeki 1442 sayılı parselin davalı tarafından 31.07.2009 tarihinde adlarına tahsis edildiğini, ne var ki tapu kaydının halen davalı üzerinde bulunduğunu, kaydın iptali ile adına tescilini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava kabul edilmiştir.
Hükmü, davalı temyiz etmiştir.
Eldeki davanın çözümünde, mahkemenin kabul ettiğinin aksine, uygulamada kısaca İmar Affı Kanunu olarak bilinen 2981 sayılı Kanun hükümleri değil 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu ve bunun uygulama yönetmeliğine ilişkin hükümlerinin tatbiki gerekecektir.
Organize Sanayi Bölgesi Uygulama Yönetmeliğinin Sözleşme düzenleme başlıklı 95. maddesinin (a) bendinde “Arsa tahsislerinde Bakanlık tarafından hazırlanan tip “ arsa tahsis sözleşmesi”nde belirtilen esaslar uygulanır”, (b) bendinde “Arsa tahsis sözleşmesinin bir nüshası ilgili banka şubesine, bir nüshası Bakanlığa intikal ettirilir ve peşinat bankaya yatırılması ile geçerlilik kazanır”, (ç) bendinde ise “Tahsis edilen arsanın geçici bedelinin tespitinde kamulaştırma bedelleri, alt yapı, elektrik şebekesi, sosyal tesisler, arıtma tesisi ve benzeri diğer ortak tesis inşaatları gibi bütün yatırım bedelleri, kredi faizi, komisyon ve gider vergileri ile tüm masraflar tahmini olarak hesaplandığından, ileride OSB kuruluşu tamamlandığında katılımcının hissesine düşen oranda hesap edilecek miktar satış bedeline ilave edilir” hükmü bulunmaktadır.
Görülüyor ki, 31.07.2009 tarihli tahsis kararının hüküm ve sonuç meydana getirebilmesi için, anılan maddenin (a) bendi uyarınca “arsa tahsis sözleşmesi “imzalanması ve (ç) bendi uyarınca da yazılı bedellerin ödenmesi zorunludur. Başka bir anlatımla, tahsis sözleşmesinin geçerlilik kazanması için, arsanın tahsis edilmesinden sonra taraflar arasında “ arsa tahsis sözleşmesi” yapılması, (ç) bendinde yazılı alt yapı v.b. yatırımların tahmini olarak yapılan hesaplamalarına göre taksitlendirme yapılması ve ilk peşinatın bankaya yatırılması gerekmektedir.
Tüm bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, davacı şirketin 4562 sayılı OSB Kanunu ve OSB uygulama yönetmeliği uyarınca yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği, gerek duyulursa bu hususta bilirkişi incelemesi yaptırılarak saptanmalı, bilirkişilerden Yargıtay denetimine elverişli ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece, değinilen yönler bir yana bırakılarak ve olaya uygulanacak yasa hükümlerinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz itirazlarının yukarıda açıklanan nedenlerle kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 13.12.2010 tarihinde oy birliği ile karar verildi.