Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2010/10122 E. 2010/12104 K. 04.11.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/10122
KARAR NO : 2010/12104
KARAR TARİHİ : 04.11.2010

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 17.12.2009 gününde verilen dilekçe ile 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesi uyarınca yapılan düzeltme işleminin iptali istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 01.07.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, 174 ve 215 parsel sayılı mera niteliğindeki taşınmazlarda kadastro müdürlüğünün 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesi uyarınca yapılan düzeltme işleminin iptalini istemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hükmü davacı temyiz etmiştir.
Dava, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesi uyarınca yapılan düzeltme işleminin iptali isteğine ilişkindir.
5304 Sayılı Kanunun 9.maddesi ile yapılan değişiklikten sonra anılan madde;
“Kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle geometrik durumları kesinleşmiş olan taşınmazlarda ölçü, sınırlandırma, tersimat ve hesaplamalardan doğan hatalar, ilgilinin müracaatı veya kadastro müdürlüğünce re’sen düzeltilir.
Düzeltme, taşınmaz malikleri ile diğer hak sahiplerine tebliğ olunur. Tebliğ tarihinden başlayan otuz gün içinde düzeltmenin kaldırılması yolunda sulh hukuk mahkemesinde dava açılmadığı takdirde, yapılan düzeltme kesinleşir.
Kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle kesinleşmiş olan taşınmazlarda, değişiklik işlemleri sırasında ortaya çıkan yüzölçümü farklılıklarından, kadastronun dayandığı teknik kurallarda belirtilen hata sınırları içinde kalanların re’sen düzeltilmesine Kadastro Müdürlükleri yetkilidir” şeklinde düzenlenmiştir.
Somut olayda da; … Sulama Alanı Arazi Toplulaştırma Projesi kapsamında kadastro müdürlüğünce yürütülen çalışmalar sırasında proje kapsamına giren dava konusu taşınmazlarda miktar hatası yapıldığı gerekçesiyle düzeltme yapılmıştır. Mahkemece düzeltme işleminin 41. madde kapsamında hesap hatasının düzeltilmesi şeklinde ve doğru olduğu gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Burada İl Tarım Müdürlüğünün dava açma ehliyetinin bulunup bulunmadığı hususunun tartışılması gerekmektedir.
4342 sayılı Mera Kanunu’nun “Mera, Yaylak ve Kışlakların Hukuki Durumu” kenar başlıklı 4. maddesinde; mera, yaylak ve kışlakların kullanma hakkının bir veya birden çok köy veya belediyeye ait olduğu, bu yerlerin Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunduğu açıklanmıştır.
Aynı Kanunun 6. maddesinde; mera yaylak ve kışlakların tespit, tahdit ve tahsisinin Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca yapılacağı ifade edilmiştir.
Anılan Kanunun “Mera, Yaylak ve Kışlakların Korunması” kenar başlıklı 19. maddesinde ise; muhtarlar ve belediye başkanlarının, mera yaylak ve kışlakların ve sınır işaretlerinin korunmasından ve ayrıca tahsis amacına göre en iyi şekilde kullanılmasının sağlanmasından sorumlu olduğu belirtildikten sonra maddenin son fıkrasında; muhtarlar ve belediye başkanlarının, mera, yaylak ve kışlaklara tecavüz olduğu takdirde durumu derhal Bakanlık il veya ilçe müdürlüklerine, il ve ilçe müdürlüklerinin de valilik veya kaymakamlığa bildirmekle yükümlü olduğu, bu makamlarca 3091 sayılı Taşınmaz Mal Zilyetliğine Yapılan Tecavüzlerin Önlenmesi Hakkındaki Kanun veya 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 75. maddesi uyarınca gerekli işlemin yapılması gerektiği vurgulanmıştır.
Açıklanan bu hukuksal durum karşısında; Tarım ve Köyişleri Bakanlığının yetkisinin mera, yaylak ve kışlakların tespit, tahdit ve tahsis ile sınırlı olduğu, anılan Bakanlığa genel mahkemelerde mera, yaylak ve kışlaklar hakkında onları koruma ya da sahiplenmeye yönelik dava açma hakkının açık bir hükümle tanınmadığı belirgindir.
Mahkemece düzeltme işleminin iptali istemli davada da yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi gerekirken işin esasına girilerek davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Ancak, karar sonucu itibariyle doğru olduğundan HUMK’nun 438/son maddesi uyarınca hükmün gerekçesinin değiştirilerek ve düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle temyiz itirazlarının reddi ile yerel mahkeme kararının gerekçesinin açıklandığı şekilde DEĞİŞTİRİLEREK ve DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 04.11.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.