YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/9166
KARAR NO : 2009/10535
KARAR TARİHİ : 07.10.2009
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 09.04.2007 gününde verilen dilekçe ile 3402 sayılı Yasanın 41. maddesi uyarınca yapılan düzeltme işleminin iptali istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 23.10.2008 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan Kadastro Müdürlüğü vekili ve … vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, 858 sayılı parselden ifrazen oluşan 138 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 3402 sayılı Yasanın 41. maddesi uyarınca düzeltmeye tabi tutulduğunu, bu düzeltme işlemi sonucu 853 sayılı parsel lehine mülkiyet nakli sağlandığını ileri sürerek işlemin iptalini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuş, mahkemece düzeltme işleminin mülkiyet değişikliğine neden olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hükmü davalılar temyiz etmişlerdir.
Dava, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41.maddesi uyarınca yapılan düzeltme işleminin iptali isteğine ilişkindir.
5304 Sayılı Kanunun 9.maddesi ile yapılan değişiklikten sonra anılan madde;
“Kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle geometrik durumları kesinleşmiş olan taşınmazlarda ölçü, sınırlandırma, tersimat ve hesaplamalardan doğan hatalar, ilgilinin müracaatı veya kadastro müdürlüğünce re’sen düzeltilir.
Düzeltme, taşınmaz malikleri ile diğer hak sahiplerine tebliğ olunur. Tebliğ tarihinden başlayan otuz gün içinde düzeltmenin kaldırılması yolunda sulh hukuk mahkemesinde dava açılmadığı takdirde, yapılan düzeltme kesinleşir.
Kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle kesinleşmiş olan taşınmazlarda, değişiklik işlemleri sırasında ortaya çıkan yüzölçümü farklılıklarından, kadastronun dayandığı teknik kurallarda belirtilen hata sınırları içinde kalanların re’sen düzeltilmesine Kadastro Müdürlükleri yetkilidir” şeklinde düzenlenmiştir.
Harita ve krokisi bulunan tapu kayıtlarına Türk Medeni Kanununun 719. ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20. maddeleri uyarınca harita ve krokisi kapsamı ile değer verilir. Harita ve krokiden diğer bir ifade ile mülkiyet hakkının kapsamından maksat sınır çizgileri değil haritanın gerçek ölçü değerleridir. 41. madde ile mülkiyet hakkının yatay kapsamının belirlenmesi ve taşınmazı komşu taşınmazlardan ayıran, ferdileştirilmesini sağlayan harita ve planlarda yapılan ölçü, sınırlandırma, tersimat veya hesaplama hatalarının düzeltilmesi amaçlanmıştır. Yapılacak düzeltme ile mülkiyet aktarımına neden olunmamaktadır. Kuşkusuz, mülkiyet aktarımına neden olan hatalar için çözüm açılacak tapu iptali ve tescil davasıdır.
Kadastro müdürlüğünün re’sen veya ilgililerin başvurusu üzerine yapacağı açıklanan düzeltme işlemlerini ilgililere tebliğinden sonra, ilgililerin sulh hukuk mahkemesine 30 gün içinde açacakları davada, düzeltme işlemi yararına olan kişi ya da kişiler hasım gösterilerek işlemin iptali istenebilir. Düzeltme işleminin kadastro müdürlüğünce re’sen yapıldığı durumlarda müdürlüğe karşı da dava yöneltilmelidir.
Dava açıldığında mahkemece yapılacak inceleme de düzeltme işleminin denetlenebilmesi için öncelikle 41. maddenin uygulanması esaslarını düzenleyen “Kadastro Sırasında veya Sonrasında Yapılan İşlemlerle Geometrik Durumları Kesinleşmiş Olan Taşınmazlarda Ölçü, Sınırlandırma, Tersimat ve Hesaplamalardan Doğan Hataların Düzeltilmesine İlişkin Yönetmelik” hükümleri göz önünde bulundurulmalıdır. Yönetmeliğin “ölçü, tersimat, hesaplama ve sınırlandırma hataları” başlıklı 6.maddesinde; “Hataların ölçü, tersimat veya hesaplamada meydana geldiği, taşınmazın sınırlarında eylemli değişiklik olmadığı, hatanın nedeni ve düzeltme şekli kadastro müdürünce görevlendirilen ekip tarafından düzenlenecek rapor ve eki krokide gösterilmek suretiyle belirlenir” denilmektedir. Anılan 6.madde uyarınca düzeltme işleminin dayanağı, kroki ve raporlar uzman bilirkişiler aracılığı ile taşınmaz başında uygulanarak, kadastro tespitine esas olan eylemli sınır belirlenmeli, bu sınırın varsa pafta ile uyumsuzluğunun nedeni olan hata saptanarak, 41. madde düzenlemesine uygunluğu denetlenmelidir.
Somut olayda; sınır komşusu olan 853 ile 858 parsellerden, 858 numaralı olanının ifraz edildiği, davacıya ait taşınmazın da ifrazen oluşan parsellerden birisi olduğu, ifraz işlemi sırasında 2 sayılı parsel arasındaki kadastral sınırın dikkate alınmadan sadece 858 sayılı parsel üzerinden ifraz yapıldığı ve sınır dikkate alınmadığı için de haritasına 853 sayılı parsele bindirmeli olarak tersim edildiği işlemin dayanağı rapor ve mahkemece yapılan keşif sonucu anlaşılmıştır.
Yukarıda değinilen Yönetmeliğin 6. maddesi hükmü uyarınca hazırlanan raporlardan eylemli sınırlarda değişiklik olmadığı, sadece harita üzerinde davalı … ‘ya ait 853 sayılı parsele taşkın tersimatın yapıldığı, bu durumun da 41. madde kapsamında sonradan yapılan işlemlerle ortaya çıkan bir tersimat hatası oluşturduğu anlaşılmaktadır. Sonuç olarak mahkemece, işlemin 41. madde düzenlemesine uygun olduğu gözetilmeden harita üzerindeki hatanın giderilmesinin mülkiyet nakli olarak kabul edilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
Ayrıca, 41. madde uyarınca yapılan düzeltmelerde bir taşınmaz lehine düzeltme yapıldığında husumetin taşınmaz malikine yöneltileceği, kadastro müdürlüğünün pasif husumet ehliyetinin bulunmadığı hususunun gözetilmemesi de usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine, 07.10.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi.