YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/8861
KARAR NO : 2009/10536
KARAR TARİHİ : 07.10.2009
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 01.05.2007 gününde verilen dilekçe ile bayilik sözleşmesinden kaynaklanan elatmanın önlenmesi, kal ve çekişmenin giderilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; konusuz kalan davanın reddine dair verilen 28.11.2007 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … Ofisi A.Ş. ile davalı …Ş. tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, bayilik sözleşmesinden kaynaklanan elatmanın önlenmesi, kal ve muarazanın giderilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, davacı şirketin 1819 ada 10 parsel sayılı taşınmazda intifa hakkı sahibi olduğunu ve bu yerde davalı … Petrol Ürünleri İnş. Tur. San. Tic. A.Ş.’ye verdiği bayilik yoluyla intifa hakkını kullandığını, bu arada müvekkilinin sonradan … A.Ş. ile yaptığı sözleşme nedeniyle bayisine otogaz satış sözleşmesi süresi sonuna kadar otogaz satışına izin verdiğini, ancak sözleşme süresinin dolduğunu, buna rağmen … A.Ş.nin ve diğer davalının otogaz tesislerini kaldırmadığını ve tabelaları da bulundurmaya devam ettiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesine, otogaz tesisinin kal’ine ve taraflar arasında muarazanın giderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …Ş. kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, ayrıca davacının sözleşme uyarınca süre dolduktan sonra da gaz satışları sebebiyle kar payı almaya devam ettiğini, hatta dava sırasında dahi hesaplarına yatan ve bu satışlardan kendisine düşen kar payını aldığını, bunun da zımni kabul anlamına geldiğini, ayrıca 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanuna göre, davacının bir yerde sadece kendi ürünlerinin satılmasına yönelik olarak yapacağı bir sözleşmenin hükümsüz olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece konusu kalmadığından davanın reddine, dava açılmasına … Petrol Ürünleri İnş. Tur. San. Tic. A.Ş. sebebiyet verdiğinden yargılama giderlerinden bu davalının sorumlu tutulmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davacı … Ofisi A.Ş. davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer oLmadığı şeklinde hüküm kurulması ve yargılama giderlerinden her iki davalının da sorumlu tutulması gerektiği belirterek, davalı …Ş. ise haklarında açılan dava reddedildiği halde vekalet ücreti takdir edilmediği gerekçesiyle temyiz etmiştir.
Davacı yan, intifa hakkı sahibi oldukları taşınmazda bu hakka dayanarak elatmanın önlenmesi isteğinde bulunduğunu ileri sürmekte ise de dayanılan vakıalar doğrultusunda uyuşmazlığın temelini intifa hakkını davacı adına kullanan bayi ve bu bayi ile diğer davalı …Ş.nin yaptığı otogaz satış sözleşmesi ve bu sözleşmeye onay veren çerçeve sözleşmede tanınan sürenin sona erdiği iddiası oluşturmaktadır.
Dosya içeriğine göre, davacı … Ofisi A.Ş.nin 1819 ada 10 parsel sayılı taşınmazda intifa hakkı sahibi olduğu ve bu yerde davalı … Petrol Ürünleri İnş. Tur. San. Tic. A.Ş.ye bayilik verdiği anlaşılmaktadır. Davacı şirket, … Petrol Ürünleri İnş. Tur. San. Tic. A.Ş.’nin de içinde bulunduğu çok sayıda bayisine bu tip tesislerde belli bir süre için otogaz satışı izni vermiştir. Bu arada davacı, davalılardan … A.Ş. ile otogaz tesisi kurulması ve satış yapılmasına onay verme anlamında bir çerçeve sözleşme imzalamıştır. Bu çerçeve sözleşme 02.01.2001 tarihli olup buna göre, bu sözleşmenin ekindeki bayi listesinde bulunan tesislerde net kardan %15 pay almak şartıyla otogaz satışına izin verilmiştir. … listede yer alan tesislerden birinin de davalılardan … Petrol Ürünleri İnş. Tur. San. Tic. A.Ş.ye ait olduğu anlaşılmaktadır. … Petrol Ürünleri İnş. Tur. San. Tic. A.Ş. ile … A.Ş. arasındaki otogaz satış sözleşmesinin 10.07.2000 tarihli ve 5 yıllık olduğu konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ayrıca, taraflar arasında çekişme konusu olmayan diğer bir hususta yargılama aşamasında taşınmaz üzerindeki tesislerin kaldırıldığı hususudur.
Bilindiği gibi, dava devam ederken dava konusu alacağın ödenmesi, müdahaleye son verilmesi, taşınmaz mülkiyetinin davacıya geçirilmesi gibi nedenlerle dava konusuz kalabilir. Davanın konusuz kalması halinde artık esas hakkında yargılama yapılmasına ve karar verilmesine gerek kalmaz. Davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulması gerekir ise de mahkemenin yargılamaya devam ederek, dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğunu tespit etmesi, haksız çıkan tarafı da yargılama giderlerinden sorumlu tutması gerekir. Burada tartışılması gereken nokta davalıların dava açılmasına sebebiyet verip vermedikleridir. Bu nedenle de davaya ilişkin koşulların irdelenmesi gerekmektedir.
Çerçeve sözleşmede otogaz satışının süresi sözleşmenin 3-a maddesinde belirlenmiştir. Bu maddeye göre davacı …, sözleşme ekindeki listede belirtilen istasyonlarında otogaz satış yapmasına … A.Ş. ile istasyon arasında imzalanmış olan otogaz satış sözleşmesi sürelerinin sona ermesine kadar izin vermiştir. Süresi sona eren sözleşmelerle ilgili olarak taraflar sona erecek ilk sözleşmenin bitim tarihinden 3 ay önce bir araya gelerek durumu değerlendireceklerdir. Dosya incelendiğinde, davacının davalı …’a sözleşme süresi dolmadan önce bu sözleşmeyi yenilemeyi düşünmediklerini belirten yazı gönderdiği görülmektedir. Ayrıca …. Noterliğinden gönderilen 26.03.2007 ve 30.03.2007 tarihli ihtarnameler ile davaya konu istasyondaki otogaz faaliyetlerinin durdurulması ve tesislerin kaldırılmasını ihtar ettiği anlaşılmaktadır. Son olarak da davacı 01.05.2007 tarihinde işbu davayı açmıştır.
Çerçeve sözleşme dikkate alındığında sözleşmenin süreli olduğu ve yenilenmesinin tarafların anlaşmasına bağlı bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacı … ile davalılardan … A.Ş. arasında böyle bir mutabakatın sağlanamadığı, tam aksine davacının söz konusu sözleşmeyi yenilememe konusundaki iradesini karşı tarafa bildirdiği görülmektedir. Davacı şirket, bununla birlikte ihtarlardan ve davanın açılmasından sonra da çerçeve sözleşmeye göre kendisine düşen kar payını almaya devam etmiştir. Ayrıca davalı …’ye 29.11.2006 tarihli yazılı bildirimde bulunmuş, bu bildirimde otogaz satışı yaptığı istasyonlara kendi amblemlerinin konulmasını istemiştir.
Somut olay, bu şekilde ortaya koyduktan sonra taraflar arasındaki bayilik sözleşme ilişkisinin devam edip etmediği olgusunun saptanması gerekmektedir.
Bayilik sözleşmeleri kanunda düzenlenmemiştir. Bu nedenle bayilik sözleşmelerine ilişkin uyuşmazlıkların çözümünde Borçlar Kanununun sözleşmeye ilişkin genel hükümlerinden yararlanılmaktadır. Bilindiği gibi sözleşme “iki tarafın karşılıklı ve birbirine uygun surette rızalarını beyan etmeleridir” şeklinde tanımlanmaktadır. Borçlar Kanununun 1. maddesinde tanımını bulan sözleşmenin tamamlanabilmesi için rıza beyanı açık olabileceği gibi zımni (örtülü) de olabilir.
Taraflar arasındaki 02.01.2001 tarihli sözleşme ile davalılar arasındaki otogaz satış sözleşmesinin süresi sonuna kadar davacının intifa hakkı sahibi olduğu taşınmazda bu hakkını kullandırttığı bayisinin otogaz satışına oluru vardır. Otogaz satışı sözleşmesi sona ermeden önce de değinilen çerçeve sözleşmesinin 3-a maddesi gereği sözleşmenin süresinin uzatılmayacağı da davalılara bildirilmiştir. Ne var ki, davalılar faaliyetlerini sona erdirilen sözleşme hükümleri çerçevesinde sürdürmeye devam ettirmişlerdir. Davacı da bu duruma 26.03.2007 ve 30.03.2007 tarihli ihtarlarına kadar ses çıkarmamıştır. Bu nedenle taraflar arasında bayilik sözleşmesinin aynı koşullarda devam ettiği savunulmaktadır.
Gerçekten de, sözleşme süre bitmesine rağmen aynı koşullarda fiilen devam ettirilmiştir. Sözleşmenin kurulmasında olduğu gibi devamında da tarafların rızasının açık ya da örtülü olabileceği kuşkusuzdur. Davacı yanın sözleşme ilişkisinin sürdürülmesine dair açık bir beyanı yoktur. Susma (olumlu ya da olumsuz) bir beyanda bulunma olarak kabul edilemez. Ancak bazı durumlarda, Borçlar Kanunu 1/2 maddesi anlamında örtülü bir irade beyanı sayılabilir. Bu örtülü beyanın karşı taraf açısından olumlu yönde bir irade beyanı kabul edilip edilmeyeceği Türk Medeni Kanununun 2. maddesi uyarınca değerlendirilerek saptanmalıdır. Ayrıca karşı tarafın susmanın kendisine örtülü bir irade beyanı olarak bağlanmasına yol açan olguları bilmesi ya da bilebilecek durumda olması gerekir.
Somut olayda taraflar tacirdir. Eylemli olarak iki yılı aşan otogaz satışına ses çıkartılmaması, kar payı almaya devam edilmesi ve 29.11.2006 tarihli bildirim ile … A.Ş’nin otogaz tesislerinde kendi amblem ve logolarını kullanmasının istenmesi olgularının karşı tarafça sözleşmenin aynı koşullarda devam ettiğinin kabulü anlamına geleceğini davacı yanın basiretli bir tacir olarak öngörmesi gerekir. Ayrıca dosya içeriğinden davacının otogaz satışı lisansı aldıktan ve kendisinin de otogaz satışı yapabilme koşullarının oluşmasından sonra tesislerin boşaltılması ihtarında bulunduğu anlaşılmaktadır.
Yapılan tüm bu açıklamalar karşısında taraflar arasındaki otogaz satışına dair çerçeve sözleşmenin sona erdiğinin ileri sürülmesi Türk Medeni Kanununun 2. maddesi kapsamında dürüst davranma kurallarıyla bağdaşmayacaktır. Zira anılan madde hakların kullanılması ve borçların yerine getirilmesi esnasında kişilerin dürüstçe ve güven kurallarına uygun bir şekilde davranması gereğini öngörmektedir. Davacı taraf örtülü irade beyanı ile çerçeve sözleşme hükümlerine göre otogaz satışına izin verdiğine göre çerçeve sözleşmenin yıldan yıla uzaması olgusu karşısında, davalılar arasındaki otogaz satış sözleşmesinin 10.07.2007 tarihinde sona ereceğine, ihtar da 26.03.2007 ve 30.03.2007 tarihlerinde çekildiğine göre davanın açıldığı 01.05.2007 tarih itibariyle sözleşme ilişkisinin ayakta olması karşısında davanın
süre dolmadan açıldığı anlaşılmıştır. Bu durumda davalıların dava açılmasına sebebiyet verdiklerinden söz edilemez.
Somut olayda; taraf delilleri toplanmış, yargılama aşamasında tesislerin kaldırıldığı saptanmıştır. Toplanan delillere göre yukarıda da açıklandığı gibi davalıların dava açılmasına sebebiyet vermedikleri anlaşılmıştır. Bu durumda tarafların temyiz itirazlarını ayrı ayrı incelediğimizde;
1-Davacının temyizi mahkemenin davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurması gerekirken davayı reddetmesi nedeniyle yerinde görülmüş, diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davalı …Ş.nin temyizine gelince; hakkında açılan dava değişik gerekçe ile reddedilmesine rağmen yararına vekalet ücretine hükmedilmemesi doğru olmamış, mahkemece bu davalı yönünden davacı ile arasında 02.01.2001 tarihli sözleşme nedeniyle akti ilişki bulunduğundan davada pasif husumet ehliyeti var olup, kendisine husumet yöneltilemeyeceği gerekçesiyle hakkında açılan davanın reddi yerine davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulduktan sonra yararına vekalet ücretine hükmedilmesi hususunun göz ardı edilmesi doğru olmadığından kararın bozulması gerekmişTir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte yazılı nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kısmen kabulüne, (2) numaralı bentte yazılı nedenlerle de davalı …Ş.nin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bu davalı yararına BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 07.10.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi.