Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2009/8233 E. 2009/10534 K. 07.10.2009 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/8233
KARAR NO : 2009/10534
KARAR TARİHİ : 07.10.2009

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 30.09.2002 gününde verilen dilekçeler ile sulh anlaşması kişisel hakka dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine bozma ilamına da uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 06.06.2008 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar ve bir kısım davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne, duruşma isteminin dava değeri nedeniyle reddine karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı …, davalılardan … ile diğer davalılardan …’ın babası … ve davalılardan …’in babası … arasında 1965 yılında satış vaadi sözleşmesi düzenlendiğini, bu sözleşmenin iptali ve elatmanın önlenmesi istemiyle …, … ve …’ın kendi aleyhine dava açtığını, açılan davada sulh anlaşması yapıldığını ve davanın sonuçlandırıldığını, mahkemenin sulh anlaşmasını tasdik ederek dava konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığı şeklinde hüküm kurduğunu ileri sürerek sulh anlaşmasına konu 22 ve 56 parsel sayılı taşınmazların tapusunun iptali ile adına tescilini istemiş, davacı yargılama aşamasında ölmüş, yargılamaya mirasçıları aynı istemle devam etmişlerdir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlar, mahkemece dava konusu taşınmazlardaki …, … ve … hisselerinin iptali ile davacılar adına tesciline karar verilmiş, diğer davalılar aleyhine açılan dava ise reddedilmiştir.
Hükmü davalılar … ve … ile … mirasçıları temyiz etmişlerdir.
Dava, 03.06.1965 tarihli noter tasdikli sözleşme ve Bismil Asliye Hukuk Mahkemesinin 1973/352-1978/138 sayılı dosyasındaki sulh anlaşmasına dayanılarak açılan tapu iptali ve tescil davasıdır.
Davacılar mirasbırakanı …, sulh anlaşmasına konu 22 ve 56 parsel sayılı taşınmazlar için ayrı ayrı dava açmış, bunlardan 56 parsele ilişkin davada mahkeme davacının dayandığı sözleşmenin resmi şekilde düzenlenmediği ve geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, verilen hüküm Dairemizce satış sözleşmesinden sonra yukarıda sözü edilen asliye hukuk mahkemesindeki sulh anlaşmasına dayanılarak tapu iptal, tescil isteğinde bulunulduğundan, istemin bu çerçevede incelenmesi gerektiği belirtilerek bozulmuş, ayrıca bozma ilamımızda 22 parsele ilişkin davanın da eldeki dava ile birleştirilmesine karar verilmesi gerektiğine değinilmiştir.
Bozma ilamından sonra yapılan yargılamada 22 ve 56 parsele ilişkin davalar birleştirilmiş, mahkeme sulh anlaşmasına göre taraflar arasındaki uyuşmazlığı çözüme ulaştırdığını gerekçesinde belirterek kısmen kabul kararı vermiştir.
Gerçekten de, davacı satış vaadi senedine göre tapu iptali, tescil isteminde bulunurken ayrıca sulh anlaşmasına da dayanmış, bu anlaşma uyarınca dava konusu taşınmazların adına tescilini istemiştir. 03.06.1961 tarihli sözleşmenin taraflarından …, …, …, …, … 22 ve 56 parsel sayılı taşınmazlarında içinde bulunduğu birden fazla taşınmazlarındaki hak ve hisselerini …’na harici senetle satış vaadinde bulunmuşlar ve bu sözleşme noter tarafından onaylanmıştır. Daha sonra da satış bedelini aldıklarına dair ibraname düzenlemişlerdir. Noter tasdikli senede konu taşınmazların senet alıcısı … tarafından kullanılması üzerine senet satıcılarından …, … ve … asliye hukuk mahkemesindeki 1973/352-1978/138 sayılı davayı açarak senedin iptalini ve elatmanın önlenmesini istemişlerdir. Ancak bu dava mahkemenin de tasdiklediği sulh anlaşması ile sona ermiş, anlaşma uyarınca da 22 ve 56 parsel sayılı taşınmazların …’na ait olacağı kararlaştırılmıştır. Ortaya konulan bu olgular mahkemenin de kabulündedir. Ancak, davacı davasını sulh anlaşmasının tarafı olan … ile … mirasçılarına yönelttiği gibi ayrıca noter tasdikli sözleşmenin tarafı olan …’in mirasçısı …’e de yöneltmiştir. Mahkeme … aleyhine açılan davayı da sulh anlaşması çerçevesinde inceleyerek sonuçlandırmıştır. Bu yön doğru olmamıştır. Bu nedenle … mirasçılarının temyiz itirazları yerinde görülmüştür.
Diğer davalıların temyiz itirazlarına gelince;
Dava konusu 22 ve 56 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtları incelendiğinde sulh anlaşması yapıldıktan sonra anlaşmanın taraflarından … ölmüş, tapuda intikaller yapılmıştır. Mahkemece …’ın mirasçısı …’ın payının iptaline karar vermiştir. Ancak, …’dan …’a intikal eden hissenin ne kadar olduğu saptanmamış, ayrıca …’ın …’in diğer mirasçılarından aldığı paylar belirlenmemiştir. Mahkemece veraset ilamı alınarak bu paylar belirlenmeli, bu paylar dışında üçüncü kişiden de alınan paylar var ise üçüncü kişilerden alınan paylar yönünden dava reddedilmelidir.
Ayrıca, davalılardan …’da üçüncü kişilerden pay aldığını savunmuştur. Bu davalının da sulh anlaşması yapıldığı tarihteki payı belirlenerek bu pay üzerinden dava kabul edilmelidir. Açıklanan tüm bu hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ile sonuca gidilmesi doğru görülmediğinden davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine, 07.10.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi.