Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2009/5298 E. 2009/5874 K. 11.05.2009 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/5298
KARAR NO : 2009/5874
KARAR TARİHİ : 11.05.2009

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 28.09.2004 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve mera olarak sınırlandırma istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 17.04.2008 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne, davalı … vekilinin duruşma isteğinin değer yönünden reddine karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Hazine vekili, davalılara ait 1622 parsel sayılı taşınmazın 8548m2’lik kısmının mera olduğundan bahisle iptali ile özel siciline mera niteliği ile kaydedilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalılar vekilleri temyiz etmiştir.
Dava, mera iddiasına dayalı tapu iptali istemine ilişkindir.
Hüküm tarihinden sonra 14.03.2009 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 5841 sayılı Kanununun 2. maddesi hükmünce 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12. maddesinin 3. fıkrasına “Bu hüküm iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet veya diğer kamu tüzel kişileri dahil tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır” cümlesi eklenmiştir. Aynı yasanın 3. maddesi ile de 3402 sayılı Kadastro Yasasına geçici 10. madde eklenerek bu madde hükmü ile de az yukarıya metni alınan 12/3 maddesinin son cümlesi hükmünün yürürlük tarihi olan 14.03.2009 tarihinden önce açılan ve henüz kesin hükme bağlanmamış olan davalarda da uygulanacağı öngörülmüştür.
Getirilen yasal değişiklik, yargı yoluna başvurmada hak düşürücü sürenin yeniden düzenlenmesine ilişkin olup, yargılamanın her safhasında gözönünde
tutulması gereken zorunlu hükümlerden olmakla ve eldeki dava, özeti yapılan son yasal değişiklikten önce açılıp hükme bağlandığına göre, bu yasal değişiklikler karşısında tarafların hukuki durumları tekrar değerlendirilerek yeni bir hükme bağlanması gerekir.
Yukarıda açıklanan nedenle, yerel mahkemece 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçip geçmediği konusunda yeniden değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi için hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Davalı vekillerinin temyiz itirazlarının yukarıda yazılı nedenle kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre bu aşamada sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 11.05.2009 tarihinde oybirliği ile karar veriLdi.