Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2009/4464 E. 2009/5213 K. 27.04.2009 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/4464
KARAR NO : 2009/5213
KARAR TARİHİ : 27.04.2009

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 23.02.2006 gününde verilen dilekçe ile müdahalenin meni ve ecrimisil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 26.05.2008 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, paylı taşınmazda yararlanma hakkına öteki paydaşın elatmasının önlenmesi istemiyle açılmıştır.
Davalı, kayıt maliki mirasçılar arasında yapılan kullanma taksiminde çekişmeli parselin kendisine bırakıldığını, davacıların da buna karşılık başka taşınmazlardan yararlandığını, açılan davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece savunma doğrultusunda dava reddolunmuştur.
Hükmü davacılar temyiz etmiştir.
Kuşkusuz, paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşların payına elatmalarının önlenmesini her zaman isteyebilir. Ancak, o paydaşın taşınmazda payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa elatmanın önlenmesi davası dinlenemez. Yerleşik Yargıtay uygulamasına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorunu elatmanın önlenmesi davasıyla değil kesin sonuç sağlayacak taksim veya şuyuun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözülebilir.
Bilindiği üzere, Türk Medeni Kanununun 706, Borçlar Kanununun 213, 2644 sayılı Tapu Kanununun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazların harici veya fiili taksimi ile paylarının mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşmayla belirlenmiş ya da fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, … süre de paydaşlar bu
durumu benimsemişlerse; kayıtta paylı, eylemli olarak bağımsız bu oluşumun resmi taksim yapılana veya ortaklığın giderilmesine kadar “ahde vefa” (söze sadakat) kuralı doğrultusunda korunması gerekir.
Somut olaya gelince;
Çekişme konusu 45 parsel sayılı taşınmaz tapuda … … isimli kişi adına kayıtlıdır. Dosyaya ibraz edilen mirasçılık belgesi ise …’a aittir. Dolayısıyla tarafların kayıt maliki ile ilintisi sağlanamamakta, tarafların aynı mirasbırakanın mirasçıları olup olmadığı anlaşılamamaktadır. Öncelikle bu husus üzerinde durulmalı, ortada olan çelişki taraflardan bilgi alınarak giderilmeye çalışılmalıdır.
Yapılacak bu inceleme ve araştırma sonucu dava konusu taşınmazın tarafların ortak mirasbırakanlarından kaldığı saptanırsa bu takdirde bütün paydaşlarının katılması suretiyle kullanma taksimine tabi tutulup tutulmadığı Türk Medeni Kanununun 676. maddesi de gözetilerek araştırılmalı, yöntemine uygun yapılmış bir taksim varsa ve bu taksimde taşınmaz davalıya terk edilmişse dava şimdiki gibi reddedilmeli, aksinin belirlenmesi halinde payı sebebiyle davacının da taşınmazda yararlanma hakkı olacağından, elatmanın önlenmesi isteği kabul olunmalıdır.
Mahkemece, yukarıda açıklanan hususlar üzerinde durulmaksızın elatmanın önlenmesi isteği eksik inceleme ve araştırmayla reddolunduğundan karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatıranlara geri verilmesine, 27.04.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi.