Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2009/14722 E. 2010/844 K. 01.02.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/14722
KARAR NO : 2010/844
KARAR TARİHİ : 01.02.2010

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 09.04.2008 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve mer’a olarak sınırlandırma istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 05.05.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı … tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, 641 sayılı parselin tapu kaydının iptali ile mer’a olarak sınırlandırılması istemine ilişkindir.
Davalı davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı temyiz etmiştir.
Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre; çekişme konusu taşınmazın kadastro tespitinin 16.06.1958 tarihinde kesinleştiği, davalının taşınmazı satış yolu ile 20.11.1995 tarihinde edindiği ve eldeki davanın ise 09.04.2008 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
25.02.2009 tarihinde kabul edilerek 14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Kanunun 2. maddesi ile, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12. maddesinin 3.fıkrasına ekleme yapılmıştır. Anılan hüküm, “bu hüküm iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet veya diğer kamu tüzel kişileri dahil tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır” şeklindedir.
Diğer taraftan, 5841 Sayılı Kanununun 3. maddesi ile de 3402 Sayılı Kadastro Kanununa geçici 10. madde eklenmiştir. Bu madde ise “bu Kanunun 12. maddesinin 3. fıkrası hükmü, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddiası ile yürürlük tarihinden önce açılmış ve henüz hükme bağlanmamış olan davalarda dahi uygulanır” kuralını getirmiştir.
Anılan hükümler gözetildiğinde kadastro tespitinin kesinleştiği tarih ve davacının taşınmazı satın aldığı tarih ile davanın açıldığı tarih arasında Kadastro Kanununun değişik 12. maddesinde sözü edilen on yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği açıktır. Hal böyle olunca, yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gereğince davanın hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle kabulü doğru olmamış, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz olunan kararın BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 01.02.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.