Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2009/14306 E. 2010/172 K. 19.01.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/14306
KARAR NO : 2010/172
KARAR TARİHİ : 19.01.2010

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 02.04.2008 gününde verilen dilekçe ile tahliye (İİK.nun 276/3 maddesi gereğince) istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 18.12.2008 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı, 3762 parselde bulunan dava konusu 5 numaralı bağımsız bölümü 24.11.2005 tarihinde satın aldığını, aynı günlü taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile satın alınan bağımsız bölüm numarasının belirlendiğini, halen davalı …’un kullanımında olduğunu belirterek elatmanın önlenmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalı, her hangi bir yanıt vermemiştir.
Mahkemece taşınmazın tapuda elbirliği mülkiyeti şeklinde kayıtlı olduğu, davacının tek başına dava açma hakkı olmadığı ve dava konusu 5 numaralı bağımsız bölümün davacıya ait olduğuna dair kanıt bulunamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü davacı temyiz etmiştir.
Dava konusu 3762 parsel numaralı taşınmaz tapuda davacı ile dava dışı malikleri adına paylı olarak kayıtlıdır. Davacı 24.11.2005 tarihinde önceki malikinden satın almış ve aynı gün düzenlenen satış vaadi sözleşmesi ile de satış sözleşmesine konu yerin 5 numaralı bağımsız bölüm olduğu belirtilmiştir.
Türk Medeni Kanununun 688 maddesinde paylı mülkiyet, birden çok kimsenin maddi olarak bölünmüş olmayan bir şeyin tamamına belli paylarla malik olması şeklinde tanımlanmış ve üçüncü fıkrasında paydaşlardan her birinin kendi payı bakımından malik hak ve yükümlülüklerine sahip olduğu belirtilmiştir. Eldeki davada taşınmaz paylı mülkiyet şeklinde kayıtlı olup davacıya satılan paya özgülenen dairenin 5 numaralı yer olduğu satış vaadi sözleşmesi ile belirlenmiş olduğundan davanın Türk Medeni Kanununun 683/2 maddesi kapsamında değerlendirilerek hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olmadığından bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, 19.01.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.