Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2009/14227 E. 2010/2497 K. 09.03.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/14227
KARAR NO : 2010/2497
KARAR TARİHİ : 09.03.2010

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 16.07.2007 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil, kademeli olarak alacak istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; tapu iptali ve tescil davasının reddine, alacak isteminin kısmen kabulüne dair verilen 23.06.2009 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalılar vekili, duruşmasız olarak incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 09.03.2010 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Av…. ile karşı taraftan davacı vekili Av…. geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı, 1967 ada 64 parsel sayılı taşınmazdaki 5 no’lu bağımsız bölümün davalıların miras bırakanı …’a ait 1/2 payını 17.07.1995 günlü adi yazılı “protokol” uyarınca davalıların miras bırakanından satın aldığını ileri sürerek tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde ödediği 33.880.70 ABD Dolarının faizi ile birlikte tahsilini istemiştir.
Davacı, 22.07.2008 tarihli dilekçesi ile de alacak bedelini 37.612.63 ABD. Doları olarak ıslah etmiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece. tapu iptali ve tescil isteminin reddine, alacak isteminin ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, taraf vekilleri temyiz etmişlerdir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş ve reddi gerekmiştir.
2-3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine ilişkin Kanunun 14.11.1990 gün ve 3678 sayılı Yasa ile değişik 4/a maddesinde “sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, yabancı para borcunun faizinde Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz uygulanır” hükmü öngörülmüştür. Mahkemece, hüküm altına alınan ABD Dolarına anılan hüküm uyarınca faiz işletilmesi gerekirken yasal faize hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
3- Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen bir şey olan davalarda vekalet ücreti nispi tarifeye göre hesaplanır. Davanın kısmen kabulü halinde ise, HUMK’nun 417. maddesi uyarınca kabul edilen miktar için davacı, reddedilen miktar için de davalı yararına vekalet ücreti taktir edilmesi gerekir. Anılan hüküm uyarınca davacı yararına nispi vekalet ücreti takdiri gerekirken, hüküm altına alınan alacak miktarı üzerinden davalı yararına nispi, davacı yararına ise maktu vekalet ücreti takdir edilmesi doğru değildir.
Karar açıklanan bu nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda (1.) bentte yazılı nedenlerle davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, (2.) bentte yazılı nedenlerde davalılar vekilinin temyiz itirazlarının, (3.) bentte yazılı nedenlerle de davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 750.00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya, aynı miktar vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine, 09.03.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.