YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/11263
KARAR NO : 2009/12711
KARAR TARİHİ : 12.11.2009
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVACILAR : … VD.
DAHİLİ DAVALI : …
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 18.01.2006 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 07.12.2007 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi dahili davalı … tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar, 2872 parsel sayılı taşınmazları yararına davalılara ait 2780 ve 2871 parsel sayılı taşınmazlardan geçit hakkı kurulmasını istemişlerdir.
Davalı 2780 parsel sayılı taşınmaz maliki …, daha önce taşınmazından 2871 parsel sayılı taşınmaz yararına hükmen kurulan geçit güzergahından davacıya ait parsel yararına da geçit hakkı kurulmasını kabul etmiştir.
Davalı 2871 parsel sayılı taşınmaz maliki …, geçit talep edilen güzergah üzerinde sulama harkı bulunduğunu savunmuş ve davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, 2872 parsel sayılı taşınmaz yararına 2780 ve 2871 parsel sayılı taşınmazlardan geçit hakkı kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü, 2871 parsel sayılı taşınmaz maliki davalı … temyiz etmiştir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira, geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu
./..
2009/11263 – 12711 – 2 –
olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakarlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazların kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi olanaklı değil ise bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Somut olayda; tek güzergah incelenmek ve 07.06.2007 tarihli bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle geçit kurulmasına karar verilmiş tüm alternatifler incelenmemiş, özellikle de 2780 parsel sayılı taşınmazın daha önce 2871 parsel sayılı taşınmaz yararına kurulan geçit güzergahının aynı taşınmazın güney sınırını takip etmek suretiyle davacıya ait taşınmaza bağlanma olanağının bulunup bulunmadığı araştırılmamıştır. Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurulması için yeterli değildir. Hal böyle olunca, mahallinde uzman bilirkişiler aracılığı ile yeniden keşif yapılarak geçit kurulması mümkün olan tüm alternatifler araştırılmalı, bu arada yukarıda açıklanan hat da değerlendirilmek suretiyle en uygun geçit güzergahı saptanmalıdır. Karar açıklanan bu nedenlerle bozulmalıdır.
Kabule göre de; Uzman fen bilirkişisi 01.10.2007 tarihli ek raporunda 2781 no’lu parsel ile 2780 no’lu parsel arasında kot farkı olduğunu ve sulama kanalı bulunduğunu, her iki taşınmaz arasına büz döşenmesi ve doldurulması gerektiğini bildirmiştir. Mahkemece, konulması gereken büzün çapı ve niteliği ile dolgunun ne şekilde yapılacağı hususunda bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle bu hususların hükümde açıklanmaması da yerinde değildir.
SONUÇ: Temyiz itirazlarının yukarıda açıklanan nedenlerle kabulü ile hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin yatırılan temyiz harcının yatırana iadesine, 12.11.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi.