YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/3673
KARAR NO : 2008/4987
KARAR TARİHİ : 11.04.2008
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 21.06.2005 gününde verilen dilekçe ile taviz bedeline tabi olmadığının tesbiti ve vakıf şerhinin terkini istenmesi üzerine bozmaya uyularak yapılan duruşma sonunda; vakıf şerhinin terkini talebinin hak düşürücü süre yönünden reddine, vakıf taviz bedeline tabi olmadığı yönündeki davanın kabulüne dair verilen 24.04.2007 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, tapu kaydındaki “…. Vakfı” şerhinin terkini istemi ile açılmıştır.
Mahkemece, çekişme konusu 389 ada 1, 391 ada 1 ve 388 ada 1 parsellerdeki vakıf şerhinin terkini talebinin hak düşürücü süre geçtiğinden reddine “davacıların ….. Vakfının taviz bedeline tabi olmadığı yönündeki taleplerinin kabulüne” karar verilmiştir.
Hükmü, davalı … idaresi temyiz etmiş, hüküm Dairemizin 20.11.2006 tarih, 2006/12473-13394 sayılı ilamı ile ve ilamda yazılı nedenlerle bozulmuştur.
Mahkemece, önceki karar gibi hüküm kurulmuştur.
Hükmü, davalı … İdaresi temyiz etmiştir.
5737 Sayılı … Kanunu 27.02.2008 tarihli Resmi Gazetede yayınlanmış ve aynı tarihte yürürlüğe girmiştir. Yasanın geçici 5.maddesi hükmüne göre vakıf şerhleri ile ilgili devam etmekte olan davalarda diğer kanunlarda yer alan zaman aşımı ve hak düşürücü sürelere ilişkin hükümlerin bu kanun açısından uygulanmayacağı kuralı getirildiğinden burada 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesinde öngörülen on yıllık hak düşürücü
sürenin dolayısı ile 02.04.2004 tarih ve 1/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararının uygulanma olanağı yoktur. Ne var ki, davacılar mahkemenin davanın reddine neden yaptığı hak düşürücü sürenin geçirilmesi olgusunu temyiz etmemiştir. Dolayısı ile, hak düşürücü sürenin varlığı davacılar yönünden kesinleşmiş, kısaca bu husus davalı … İdaresi bakımından kazanılmış hak oluşturmuştur.
Mahkemece, hak düşürücü sürenin varlığı saptanarak dava reddedildiğine, bu yönü davacılar temyiz etmediğine göre eda istemi esastan reddolunan davacının tespit isteminin de kabulüne olanak bulunmamaktadır. Çünkü, hak düşürücü sürenin varlığı tespit edildikten sonra mahkemece başka bir araştırma ve inceleme yapılması mümkün değildir. Böyle olunca, mahkemece davanın reddi ile yetinilmesi yerine, yeri olmadığı halde ayrıca tespit hükmü kurulması doğru olmamıştır. Dairemizin ve Yüksek Hukuk Genel Kurulunun (H.G.K. 20.12.2006 tarih 2006/792-809, 23.01.2008 tarih 2008/2-12 sayılı kararları gibi) uygulaması da bu doğrultudadır.
Hüküm, açıklanan bu nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 5737 sayılı … Kanununun 77.maddesi uyarınca … her türlü harçtan muaf olduğundan yatırılan temyiz harcının ilgiliye iadesine, 11.04.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.