YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/3615
KARAR NO : 2008/4975
KARAR TARİHİ : 11.04.2008
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 16.09.2005 gününde verilen dilekçe ile tapu iptal tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 09.11.2007 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_
Dava, 4901 ada 13 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki muhdesat nedeniyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davalılar taşınmaza miras bırakanları … …’ın malik olduğunu, üzerindeki yapının da …’in bütün mirasçıları tarafından yapıldığını, kaldı ki, binanın 2. katının davalı … tarafından meydana getirildiğini, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 13 parsel sayılı taşımaz üzerindeki binanın bodrum+zemin ve 1. katın davacılar miras bırakanı …’a ait olduğunu tespitine ve tapuya şerh düşülmesine binadaki 2. kat davalı … tarafından yapıldığından, fazla talebin reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı temyiz etmiştir.
Bir başkasının maliki olduğu tapuda kayıtlı taşınmaz üzerindeki muhdesatın hak sahibi dışındaki bir kimseye ait olduğunun tapu kütüğünün beyanlar hanesinde gösterilmesine olanak sağlayan yasa hükmü 3402 sayılı Kadastro Kanununun 19. maddesidir. Uygulamada kısaca «muhdesat şerhi» olarak bilenen bu tür işlemlerle genellikle hak sahibi kişinin durumunun üçüncü kişilere duyurulması veya bildirilmesi amaçlanır. Ne var ki; 3402
sayılı Kadastro Kanunun 33. maddesi hükmüne göre Kadastro Kanununun 19. maddesi, kadastro uygulamasının yapılmadığı yerlerde uygulanamaz. Kısaca söylemek gerekirse, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 19. maddesinden yararlanılarak kadastro çalışma alanı dışındaki Genel Mahkemede görülen bir davada yasanın 19. maddesine göre iş ve işlem yapılma olanağı yoktur. Dolayısıyla mahkemenin muhdesat şerhinin kütüğün beyanlar hanesinde göstermesinin yasal dayanağı bulunmamaktadır. Ancak; temyiz edenin sıfatına göre bu husus bozma nedeni yapılmamış, düşülen yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davacının bütün temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, 11.04.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.