Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2008/2543 E. 2008/4983 K. 11.04.2008 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/2543
KARAR NO : 2008/4983
KARAR TARİHİ : 11.04.2008

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 16.08.2004 gününde verilen dilekçe ile müdahale ve muarazanın önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 11.04.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

_K A R A R_
Davacılar, 1361 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sonucu … Kadastro Mahkemesinin 26.04.2000 tarih 1999/1-2000/4 sayılı kararı ile Hazine adına tescil edildiğini, tescil hükmü ile birlikte kendileri tarafından yapılan binaların 3402 sayılı Kadastro Kanununun 19. maddesi uyarınca kütüğün beyanlar hanesine şerh edildiğini, ne var ki, davalı Hazinenin binaları yıkmak üzere muaraza çıkardığını, haksız yaratılan muarazanın giderilmesini istemiştir.
Davalı Hazine 1361 parselin kayıt maliki olduğunu, davacıların İdare Mahkemesinde açtıkları davanın reddedildiğini, bu davanın da İdare Mahkemesinde açılması gerektiğini, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece dava reddedilmiştir.
Gerçekten; 55357 m2 yüzölçümündeki 1361 parselin Kadastro Mahkemesi hükmüyle Hazine adına tescil edildiği, kütüğün beyanlar hanesine «1 ve 2 numaralı binalar müştereken … … ve … …, 3 numaralı bina … …’a, 4 numaralı bina … …’ya, 5 numaralı bina … …’ya, 6 numaralı bina … …’a, 7 numaralı bina … …’a aittir» şerhinin yazıldığı görülmektedir. Bu şerhin tapu kütüğünün beyanlar hanesine işlenmesinin dayanağı 3402 sayılı Kadastro Kanununun 19. maddesidir. Uygulamada kısaca «muhdesat şerhi» olarak bilinen bu tür
işlemlerdeki amaç; genellikle hak sahibi kişinin durumunun üçüncü kişilere duyurulması ve bildirilmesidir. Kuşkusuz muhdesat şerhinin terkini olanaklıdır. Terkin nedenleri ise, hakkın yıkılmak, yanmak, doğal afetler sonucu yok olması veya yapının ekonomik ömrünü tüketmesi gibi sebeplerdir. Ancak, arazi maliki muhdesatın bedelini ödemek suretiyle her zaman muhdesat sahibinin taşınmazına el koymasını da dava edebilir. Muhdesatın yukarıda sayılan herhangi bir sebeple yok olması halinde muhdesat sahibi önceki hakkına dayanarak yeniden yapı yapamaz veya ağaç dikemez. Dolayısıyla arazi sahibinin muhdesat sahibine karşı müdahalenin önlenmesini talep yetkisi ancak bu hallerden birinin varlığı halinde mümkündür. Yoksa 3402 sayılı Kadastro Kanununun 19. maddesi uygulama yeri bulmaz ve bir anlamı kalmaz.
Bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince;
Az yukarıda sözü edildiği üzere şerhin varlığı davacılara taşınmazdan yararlanma hakkını sürdürme olanağı sağladığından ve terkin ancak, yine yukarıda söylendiği gibi taşınmazın yıkılması, yanması, ekonomik ömrünü tamamlamış olması veya kayıt malikinin muhdesat hakkı sahibine bedel ödemesi halinde mümkün olabileceğinden, mahkemece yapılması gereken iş; yerinde yeniden keşif yapılarak kayıttaki şerhlerin kaydın oluşturulduğu tarihteki binalara ait olup olmadığını bilirkişi … ile saptamak, binaların yıkılıp yeniden yapılıp yapılmadığını belirlemek veya şerh tarihinden sonra taşkınlık yapılıp yapılmadığını açıklığa kavuşturmak, inceleme ve araştırma sonucu davacılara ait binalar şerhin konulduğu tarihteki yapılar ise, istemi hüküm altına almak, şerhten sonra yapılmış yapılar veya … yapılar saptanırsa bunlarla ilgili davayı reddetmek olmalıdır.
Değinilen yönler bir yana bırakılarak eksik inceleme ve araştırmayla istem yazılı olduğu şekilde reddedildiğinden, karar açıklanan nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 11.04.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.