YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/14907
KARAR NO : 2009/798
KARAR TARİHİ : 28.01.2009
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 15.7.2003 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 13.3.2007 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Hazine, davalıya ait 108 ada 93 parsel sayılı taşınmazın 5.60 m2 lik kısmının idarece tesbit edilen kıyı kenar çizgisi kapsamında kaldığını … sürerek bu kısma ilişkin tapu kaydının iptalini ve müdahalenin menini ve muhdesatların kal’ini istemiştir.
Davalıya ilanen tebligat yapılmış, duruşmalara katılmamıştır.
Mahkemece mahallinde keşif yapılmış, uzman bilirkişiler tarafından saptanan kıyı kenar çizgisi içinde kalan yer olmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü davalı idare vekili temyize getirmiştir.
Uyuşmazlık … Medeni Kanununun 715. maddesine ve 3621 sayılı Kıyı Kanununa dayanılarak açılan tapu iptali istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın bu niteliğine göre önemli olan kıyı-kenar çizgisinin yöntemince saptanmasıdır.
Yukarıda belirtildiği üzere kıyıların niteliği … Medeni Kanunun 715.maddesinde gösterilmiş, 13.03.1972 tarih 7/4 sayılı Yargıtay içtihadı Birleştirme Kararında kıyıların menfaati umuma ait yerlerden olduğu, 28.11.1997 tarihli ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme
Kararında da ilke olarak mülkiyet hukuku yönünden kıyı-kenar çizgisi belirleme görevinin adli yargı yerine ait bulunduğu, ancak 3621 sayılı Yasanın 5 ve 9.maddeleri hükmü gereğince idarenin belirlediği ve idari yargı yerine başvurulmaması yüzünden yargı yolunun kapanmış olması nedeniyle kesinleşmiş kıyı kenar çizgisi bulunursa adli yargı yerinde saptamanın buna uygun yapılacağı kabul edilmiştir. Dairemizce de benimsenen Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun-başka emsalleri varsa da-26…..2003 tarihli ve 2003/14-97 Esas, 2003/110 karar sayılı kararı da bu doğrultudadır.
Bütün bunlardan mülkiyet hukukundan kaynaklanan tüm uyuşmazlıkları çözmekle adli yargının görevli olduğu, 3621 sayılı Yasanın kıyı kenar çizgisinin belirlenmesinde ve uygulanmasında ortaya çıkacak çekişmelerde adli yargının görevini kısıtlayacak bir hüküm içermediği sonucu çıkmaktadır. O halde mahkemece kıyı kenar çizgisinin yukarıda sözü edilen 13.3.1972 tarihli ve 7/4 sayılı, 28.11.1997 tarihli ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları doğrultusunda saptanmasını benimseyen uygulaması yasalara uygundur. Ne var ki; bilirkişilerce kıyı kenar çizgisinin saptanması bakımından yapılan araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyleki;
Yukarıda açıklandığı üzere somut olayda idari merci olan Valilik taşınmazın bulunduğu mahalde 3621 sayılı kanunun 5. Ve 9.maddelerine dayanarak kıyı kenar çizgisini belirlemiş ve bu belirleme işlemi 25.10.1994 ve 07.12.2001 tarihlerinde ilgili Bakanlıkça onanmıştır. Bu belirleme 28.11.1997 günlü Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında kabul edilen ilkeye göre ilgililerine tebliğ edilerek kesinleştirilmediğinden adli yargı yerini bağlamaz. Ancak orta yerde idarenin bir saptaması ve bu konuda kurulan komisyonun çalışmaları ve ortaya çıkardıkları bilimsel değerler vardır. Bu değerleri yok saymak mümkün değildir. Bu nedenle mahkemece, aralarında bu konuda uzman …, harita mühendisi ve jeolog veya jeomorfologların bulunduğu yeni bir bilirkişi heyeti oluşturmak suretiyle, bölgeye ait memleket haritaları ve askeri harita, hava fotoğrafları, Bayındırlık ve İskan Müdürlüğünce kıyı kenar çizgisi saptaması ile ilgili tüm evrak mahalline uygulatılmalı, gerekirse çeşitli katmanlardan alınacak toprak numunelerinde nitelik araştırması yaptırılmalı ve tüm bu çalışmalar sonucu tespit edilen kıyı kenar çizgisi idarenin belirlediği kıyı kenar çizgisi ile farklılık oluşur ise bunun nedenleri bilimsel değerlere dayalı gerekçeleri ile bilirkişilere açıklattırılmalı, mevcut ve belirlenen kıyı kenar kenar çizgisi fen bilirkişi krokisinde gösterilerek keşfi izlemeye uygun rapor almak suretiyle ve davalı tarafından İdari Mahkemesine kıyı kena r çizgisinin iptali davası açılıp açılmadığı da araştırılarak toplanan
tüm bu delillerin değerlendirilmesi sonucu bir karar vermek gerekir iken eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulması doğru görülmemiş hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ.Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 28.1.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi.