YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/14884
KARAR NO : 2009/400
KARAR TARİHİ : 21.01.2009
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 05.12.2007 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 19.09.2008 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar, paydaş oldukları 199 parsel sayılı taşınmaza davalının dükkan yapmak suretiyle elattığını … sürerek elatmanın önlenmesini istemişlerdir.
Davalı, aynı taşınmazda kardeşi … …’nun da paydaş olduğunu, kardeşinin fiilen taksim sonucu kendisine düşen kesime yaptığı dükkanı ondan kiralamak suretiyle kullandığını savunmuştur.
Mahkemece, Medeni kanunun 691. maddesi uyarınca kira sözleşmesinin geçerli olası için pay ve paydaş çoğunluğu bulunması gerektiği, pay ve paydaş çoğunluğunun bulunmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı temyiz etmiştir.
Uyuşmazlık, 199 parsel sayılı taşınmaza ilişkindir. Bahçe vasfındaki bu taşınmazda davacı … … 2/8, davacı … 1/8, davalının kardeşi … … 126/2624 paya sahip olup, bunun dışındaki paylara dava dışı kişiler maliktir. Kısaca ifade etmek gerekirse, taşınmaz paylı mülkiyet rejimine tabi bulunmaktadır. … Medeni Kanununun 688. maddesinde paylı mülkiyet “birden çok kimsenin maddi olarak bölünmüş olmayan bir şeyin tamamına belli paylarla … olmaları” şeklinde ifade edilmiştir. Bu tanımlamadan görüleceği üzere paylı mülkiyetin söz konusu olabilmesi için; birden fazla kişinin bir taşınmaza paylı … bulunması ve bu malın malikleri arasında maddi olarak paylaşılmamış olması gerekir. Paylı mülkiyette, mülkiyet hakkına sahip birden fazla kişi olmasına rağmen aslında
eşya üzerinde … bir mülkiyet … vardır. Eşya üzerindeki bu … mülkiyet … malikler arasında bir paylı mülkiyet birliğini meydana getirir. Her paydaş mülkiyet hakkının belli bir payına sahip olur. Her pay diğerinden bağımsız, ayrıca tasarrufi işleme konu olabileceği için kanun bazı istisnalar hariç payları taşınmaz hükmüne tabi tutmuştur.
Öte yandan; … Medeni Kanununun 706, Borçlar Kanunun 213, 2644 sayılı tapu Kanununun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazların harici veya fiili taksimi ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne var ki; taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşmayla belirlenmiş ya da fiili kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse; kayıtta paylı, eylemli olarak bağımsız bu oluşumun resmi taksim yapılana veya ortaklığın giderilmesine kadar “ahde vefa” (söze sadakat) kuralı doğrultusunda korunması gerekir.
Somut olayda; dava konusu taşınmazda 1/2 paydaş olan … oğlu …’in kullandığı bir yer olmadığından tüm paydaşların katıldığı fiili bir taksimden söz etme olanağı yoktur, tüm malikler taşınmazın tamamına paylı olarak maliktirler. Yerel mahkemece de kabul edildiği üzere kira sözleşmesi yapmak … Medeni Kanununun 691. maddesi uyarınca önemli yönetim işlerinden sayıldığından, pay ve paydaş çoğunluğu bulunmadan yapılan kira sözleşmesi de geçerli değildir. Davalının fiili taksim yapılmayan paylı taşınmazın bir kesimini paydaşlardan bir tanesinden kiralamak suretiyle kullandığına dair savunmasına bu nedenle itibar edilemeyeceğinden usul ve yasaya uygun hükmün onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Davalının temyiz itirazlarının yukarıda açıklanan nedenlerle reddi ile hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 21.01.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi.