Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2008/13192 E. 2009/725 K. 27.01.2009 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/13192
KARAR NO : 2009/725
KARAR TARİHİ : 27.01.2009

MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı (k.davalı) tarafından, davalı (k.davacı) … … aleyhine ….11.2001 gününde verilen dilekçe ile Gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali tescil, karşı davada müdahalenin meni ve ecrimisil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; asıl davanın reddine, karşı davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen 26.02.2008 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı (k.davalı) vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 27.01.2009 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı (k.davalı) vekili Av…. … ile karşı taraftan davalılar vekili Av…. … geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. … karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, 07.08.2000 günlü biçimine uygun düzenlenen taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Birleşen davada, mülkiyet hakkına dayanılarak haksız elatmanın giderilmesi ve ecrimisil istemlerinde bulunulmuştur.
Mahkemece, asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kısmen kabulü ile davalıların haksız elatmasının önlenmesine, 983.33 TL ecrimisilin davacıdan tahsiline karar verilmiştir.
Hükmü, asıl davanın davacısı … … temyiz etmiştir.
Davalıların mirasbırakanı … … ile dava dışı … arasında 29.11.1996 günlü arsa payı devri karşılığı inşaat yapım sözleşmesi bulunmaktadır. Bu sözleşmenin incelenmesinden, davada dayanılan 07.08.2000 günlü taşınmaz satış vaadi sözleşmesine konu bağımsız bölümün arsa sahibi olan davalıların mirasbırakanına değil dava dışı yükleniciye bırakılmasının
kararlaştırıldığı görülmektedir. Dolayısıyla, 07.08.2000 günlü sözleşmenin ifasında olanaksızlık vardır. Mahkemece bu saptama gözetilerek davacının mülkiyet aktarımı isteminin reddi doğrudur. Ancak;
Davacı 28.10.2005 ve 07.04.2006 havale tarihli dilekçelerinde ikinci kademedeki istek olarak mahkemenin kabulünün aksine, taşınmazın rayiç değerinin tespit edilerek tazminat olarak davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Kural olarak borcun ifa edilmemesi halinde borçlu kusurlu sayılır. BK’nun 96 maddesi gereğince de kendisine hiçbir kusur yüklenemeyeceğini isbat edemeyen borçlu ademi ifadan, kusurlu imkansızlıktan dolayı alacaklının zararını tazmine mecburdur. Kusurlu imkansızlıkta borçlunun tazmin etmesi gereken alacaklının zararı müsbet zarardır. Çünkü, borç ifa edilmiş olsaydı, alacaklının malvarlığına hem borcun konusunu teşkil eden şey (satış vaadine konu taşınmaz mal) girmiş olacaktı hem de alacaklı bundan başka kazançlar sağlayacaktı. Satış vaadi borçlusunun alacaklıya ödemesi gereken tazminatın esasını borçlunun taahhüdünü ihlal edişi teşkil eder. Kısaca söylemek gerekirse borçlu, borcunu kısmen veya tamamen ifa etmeyişi sebebiyle alacaklının uğradığı zararları tazminle sorumlu olup, bu sorumluluktan ancak kendisine bir kusur isnat edilemeyeceğini kanıtlarsa kurtulabilir. Bu tazminatın nedeni borçlunun taahhüdünü ihlal etmesidir. Borçlunun taahhüdü genellikle bir akte dayanır. Onun için buna (akdi tazminat), borçlunun sorumluluğuna da (akdi sorumluluk) denilir.
Mahkemece yapılması gereken …, davacının ikinci kademedeki istemi hakkında gerek duyulursa bilirkişi incelemesi yaptırmak ve bunun sonucuna göre ikinci kademedeki istem hakkında karar vermekten ibarettir. Değinilen yönün gözetilmemesi doğru olmadığından karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 625,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalı ve karşı davacılardan alınarak davacıya (karşı davalıya) verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 27.01.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.