YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2007/8657
KARAR NO : 2007/9334
KARAR TARİHİ : 12.07.2007
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 29.6.2004 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve yayla olarak sınırlandırma istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 14.3.2007 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalılar tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava; çekişmeli taşınmaz evveliyatının yayla olduğu, zilyetlikle kazanılmasının söz konusu edilemeyeceği iddiasıyla açılmış mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş hükmü davalı temyiz etmiş, Dairemizin 27.2.2006 gün ve 2006/1133-1993 sayılı karar ile orman mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen rapor ve krokide dava konusu taşınmazın A harfi ile gösterilen kısmın 1951 yılında kesinleşen orman tahdit sınırları dışında B harfli yerin ise tahdit içinde kaldığı bildirilmiştir. Dava yayla iddiası ile açıldığından davanın taşınmazın A harfli bölümüne hasren davanın kabulü gerektiğinden bahisle yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. Mahkeme bozma kararına uyularak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı idare vekili ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Yapılan yargılamaya toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, davacı ve idare vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiş reddi gerekmiştir.
2- Davalıların temyiz itirazlarına gelince; Yerinde yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi rapor ve krokisinde A harfli taşınmaz bölümünün kesinleşen orman tahdit sınırları dışında kaldığı, yayla niteliğinde olduğu dosyada toplanan delillerle mahkemece bu kısma ilişkin davanın kabulünde bir yanılgı yoktur. Ancak;
4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3.maddesinde 20.06.2007 tarih ve 26558 sayılı resmi gazetede yayımlanan 3.6.2007 tarihli 5685 sayılı kanunla değişiklik yapılmış “Belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde kalan ve 1.1.2003 tarihinden önce kesinleşen imar plânları içerisinde yerleşim yeri olarak işgal edilerek mera, yaylak ve kışlak olarak kullanımı teknik açıdan mümkün olmayan yerlerin ot bedeli alınmaksızın tahsis amacı değiştirilerek Hazine adına tescilleri yapılır. Ancak, bu nitelikteki taşınmazlardan ilgili belediye veya kamu kurum ve kuruluşları adına tescil edilmiş olanların tescilleri bedel talep edilmeksizin aynen devam eder. Bunlar hakkında Hazinece dava açılmaz, açılmış davalardan vazgeçilir. Hazinece bu nitelikteki taşınmazlar hakkında ilgili belediye veya kamu kurum ve kuruluşları aleyhine açılan davalar sonucunda Hazine adına tesciline veya mera, yaylak ve kışlak olarak sınırlandırılmasına ve özel siciline yazılmasına karar verilen, kesinleşen ve henüz tapuda işlemleri yapılmamış olan taşınmazlar hakkında da aynı hüküm uygulanır.
Birinci fıkrada nitelikleri belirtilen taşınmazlardan Hazine adına tescil edilmesi gerekirken gerçek ya da özel hukuk tüzel kişileri adına tescil edilmiş taşınmazlara ilişkin Hazinece açılan davalardan, taşınmazların emlak ve rayiç bedellerinin toplamının yarısı üzerinden hesaplanacak bedelin ilgililerce Hazineye ödenmesi kaydıyla vazgeçilir. Bu hüküm, henüz dava açılmamış taşınmazlar hakkında da uygulanır. Evvelce açılan davalarda Hazine adına tesciline veya mera, yaylak ve kışlak olarak sınırlandırılmasına ve özel siciline yazılmasına karar verilen ve kesinleşen kararlara konu olan bu nitelikteki taşınmazların tapuları da talep etmeleri halinde aynı esaslara göre önceki kayıt maliklerine veya kanuni mirasçılarına devredilir.” hükmü getirilmiştir.
9.3.1988 tarih ve 1987/2-860-232 sayılı Hukuk Genel Kurulu Kararında vurgulandığı üzere kural olarak herhangi bir yasa ve düzenleyici hüküm o yasanın yürürlüğe girdiği andan itibaren hukuksal sonuç meydana getireceğinden 5685 sayılı kanunla 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3.maddede yaptığı değişikliklerin uygulanıp uygulanamayacağının inceleme ve araştırma konusu yapılması gerekir.
Buna göre dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yaylak yerlerden olduğu saptanırsa olayda hükmü aynen yukarıya yazılan 4342 sayılı Mera Kanununun geçici madde 3, birinci ve ikinci fıkra hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı inceleme ve araştırma konusu yapılmalı, başka bir anlatımla yaylak olduğu saptanarak yasa uyarınca Hazine adına tescil edilmesi gereken taşınmaza davalının emlak ve rayiç bedeli toplamının yarısı depo ettirilerek Hazinenin bu bedel karşılığı davadan kanun gereği vazgeçmesi gerekip gerekmediği yönü üzerinde durulmalıdır.
Diğer taraftan krokide B harfli taşınmaz bölümünün orman tahdit sınırları içinde iken 6831 sayılı Orman Kanununun 2/B maddesi uygulaması ile Hazine adına orman sınırları dışına çıkartıldığı yine bilirkişi raporları ile sabittir. 6831 sayılı Kanununun 11.maddesi hükmünce 2.maddeye göre orman sınırları dışına çıkartılan taşınmazlar tapu dairelerince hiçbir harç, vergi ve resim alınmaksızın Hazine adına tapuya tescil olunur. Bu nitelikte bir yerin yayla olarak kabulüne olanak yoktur.
Mahkemece değinilen olgu göz ardı edilerek krokide B harfi ile gösterilen dava konusu yerin de yayla niteliği ile özel siciline yazılması yasaya aykırıdır.
Karar açıklanan nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının reddine, 2.bentte açıklanan nedenlerle davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 12.7.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi.