YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2007/600
KARAR NO : 2007/1797
KARAR TARİHİ : 26.02.2007
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 05.01.2005 gününde verilen dilekçe ile inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 07.06.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, davalı ile kardeş olup, 25 parseldeki binayı birlikte yaptıklarını, gizli ortak olarak sigortalı çalışıp işleri yürüttüğünü, inşaat sözleşmesinin taraflarının arsa sahipleri ile dava dışı yüklenici ….., ve davalının olduğunu,, davalıya bırakılan üç adet bağımsız bölümden dava konusu 5 nolu meskenin aralarındaki sözlü anlaşmaya göre kendisine bırakıldığını tapusunun iptali ile adına tescilini istemiştir.
Davalı, inşaati yüklenici sıfatıyla dava dışı …’le birlikte yaptıklarını, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davacı, davalı ve dava dışı diğer kardeşler … ile … arasında ortaklık ilişkisi olduğu gerekçesi ile dava kabul edilmiştir.
Dava, inançlı işleme dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
05.02.1947 tarih 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi inanç sözleşmesi; inanılana bu hakkın kullanılmasında davranışlarını, inananın tesbit ettiği amaca uydurmak borcunu yükler. İnanan, inanılan namına yapılacak bir işlemden sonra taşınmazın mülkiyetinin inanana geçirme yükümlülüğü altına girmiştir. İnanç sözleşmesi ancak yazılı delille kanıtlanabilir. Bu yazılı delil tarafların getirecekleri ve onların imzasını taşıyan bir belge olmalıdır.
Açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da, yanlar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı taraf elinden çıkmış (inanılan tarafından el ile yazılmış fakat imzalanmamış olan bir senet ve mektup, makine ile yazılmış olmakla birlikte inanılanın parafını taşıyan belge, usulüne uygun onanmamış, parmak izli veya mühürlü senetler gibi.) yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belge varsa HUMK.nun 292.maddesi uyarınca inanç sözleşmesi “tanık” dahil her türlü delil ile ispat edilebilir.
Yazılı delille veya yazılı delil başlangıcı yoksa inanç sözleşmesinin ikrar (HUMK.m.236) yemin (HUMK.m.344) gibi kesin delillerle de ispat edilmesi olanaklıdır. Davacının yemin delilline dayanması halinde mahkemenin davacıya bu hakkını hatırlatması gerekir.
Somut olayda; tarafların kardeş olmaları az yukarıda açıklanan İçtihadı Birleştirme Kararında benimsenen ilkenin aksine taraflara ilişkiyi tanık sözleri ile ispat olanağı sağlamaz. Davacı, davalı adına tescil edilen bağımsız bölümün kendisi adına tescil edileceği o inançla davalı adına tescil edildiği yolunda yazılı delil veya yazılı delil başlangıcı sayılacak bir belge ibraz edememiştir.
Ancak, davacı dava dilekçesi ve delil listesinde yemin deliline dayandığından davacı tarafa yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabul kararı verilmesi doğru olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 26.02.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi.