YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2007/5744
KARAR NO : 2007/6560
KARAR TARİHİ : 31.05.2007
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar 27.08.2003 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 25.09.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan … ve … vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_
Davacı, kendisine ait 475 parsel sayılı taşınmazın yola bağlantısının bulunmadığını, davalılara ait 414,415,418 ve 419 parsel sayılı taşınmazlardan geçit hakkı verilmesini istemiş, bir kısım davalılar davanın reddini savunmuş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hükmü bir kısım davalılar vekili temyiz etmiştir.
Dava, Türk Medeni Kanunu’nun 747 (önceki Medeni Kanunu’nun 671.) maddesine dayanılarak açılmış geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir. Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davalarının nedenidir.Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine mutlak geçit ihtiyaç veya geçit yoksunluğu, ikincisine de nispi geçit ihtiyacı ya da geçit yetersizliği denilmektedir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz müşterek mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir. Geçit ihtiyacı olan kişi davasını öncelikle taşınmazların mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun taşınmaz malikine karşı ve daha sonra bundan en az zarar görecek olana yöneltmelidir.
Mahkemece uygun geçit yeri saptanırken öncelikle taraf yararlarının gözetilmesi gerekir. Zira, geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının subjektif arzularına göre değil objektif esaslara uygun belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakarlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında;
Mahkemece; yapılan keşif ve bilirkişi raporlarına göre kırmızı ile gösterilen seçenekten, 39 parsel sayılı taşınmazın yola cephesini daraltacak şekilde geçit kurulması az yukarıda belirtilen ilkelere aykırı olmuştur.Mahkemece eksik tapu kayıtları getirtilip, parsel maliklerinin harçlı dilekçe ile davaya katılmaları veya ayrı bir dava açılması için yeterli süre verilerek bu dava ile birleştirilmesi sağlandıktan sonra, yeniden keşif yapılarak dosyada mevcut 26.7.2004 tarihli krokiye göre daha uygun olduğu anlaşılan 476,478,700 parsel sayılı taşınmazlardan sonra 39 parsel yerine 417, 416 ve 415 parsellerden yola bağlantı sağlanacak şekilde bilirkişilere rapor ve kroki düzenlettirilerek oluşturulacak bu güzergahtan geçit kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekir. Eksik inceleme ve araştırma ile karar verilmesi doğru görülmemiş hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 31.05.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.