Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2007/5632 E. 2007/6186 K. 24.05.2007 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2007/5632
KARAR NO : 2007/6186
KARAR TARİHİ : 24.05.2007

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 12.10.2005 gününde verilen dilekçe ile müdahalenin meni ve kal istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 19.07.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_
Davacı, tapuda 162 parsel numarası ile kayıtlı taşınmazın zemin katında yer alan 12 numaralı bağımsız bölümün maliki bulunduğunu işyeri olarak kullandığını, davalı idarenin mülkiyet sahiplerinden izin ve olur almadan taşınmazın sınırları içerisinde yer alacak şekilde elektrik panosu kurduğunu, bu panonun mülkiyet alanına tecavüz oluşturmasının yanısıra hayati tehlike arzeettiğini idarece yapılan elatmanın önlenmesini ve panonun bulunduğu yerden kaldırılmasını istemiş,
Davalı idare davanın reddini savunmuş, mahkemece davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkeme, panodan çevre taşınmaz sahiplerine de elektrik dağıtımının yapıldığı ve böylece kamusal yararın ağırlıklı bulunduğu kabul edilmek suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Mahallinde yapılan keşifte fen bilirkişisine uygulama yaptırılmış, davacınn da paydaş bulunduğu 162 numaralı parselin çapı zemine uygulanmış, davaya konu elektrik panosunun davacının da paydaş bulunduğu bu parsel içerisinde kaldığı belirlenmiştir. Bir kamusal yararın varlığı halinde hizmeti sunan kamu idaresinin özel mülkiyet alanını da
kullanma ihtiyacı duyması halinde yöntemine uymak suretiyle kamulaştırma ile kamusal hizmeti yürütme olanağı vardır. Somut olayda bir başka yerde elektrik panosu kurulması olanaksız ise az yukarıda belirtilen yol izlenerek kamulaştırma yapılarak davacının da paydaş olduğu mülkiyet hakkı sınırlandırılmaya tabi tutulabilir. Bu yol izlenmeden ve uzmanı tarafından zaruretin varlığı dahi tespit edilmeden davacıya ait özel mülkiyet alanına girilerek, işgali, diğer bir anlatımla izinsiz ve olursuz el atmayı yargısal yoldan korumak mümkün değildir. Türk Medeni Kanununun 683. ve devamı maddeleri uyarınca mülküne izinsiz elatan kişiye karşı malikin koruma istemesi yasal hakkı olup,davacının istemi de bundan ibarettir. Toplanan deliller ve tekmil dosya kapsamına göre davalı idarenin davacıya ait taşınmaza haksız şekilde elattığı anlaşıldığından istemin kabulü yerine hukuka uygun düşmeyen gerekçeyle davanın reddi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 24.05.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.