YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2007/5211
KARAR NO : 2007/10334
KARAR TARİHİ : 18.09.2007
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 08.08.2001 gününde verilen dilekçe ile ve birleştirilen dosyada davacı .. Ltd. Şti vekili tarafından 16.08.2001 gününde verilen dilekçe tazminat istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; dava ve birleştirilen davaların kısmen kabul kısmen reddine dair verilen 28.12.2006 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacılar ve davalılardan … Madencilik Ltd. Şti tarafından istenilmekle, tayin olunan 18.09.2007 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Av. … , davacı … Ltd. Şti vekili Av. …, davalı … Ltd. Şti vekili Av. … ile Karşı taraftan … vekili Av. … geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_
Davacılar, ruhsatı dava dışı … Limited Şirketine ait olan …. İlçesi … Köyü İR 296 ruhsat numaralı kömür maden sahasını … Limited Şirketi ile yapılan rödovans sözleşmesi gereğince işlettiklerini, davalılardan … Madencilik Limited Şirketinin ise ruhsatı diğer davalı Kömür İşletmeleri Anonim Şirketine ait olan İR 1520 sayılı sahanın işletmecisi olduğunu, her iki kömür maden sahasının da yer altı işletme metodu ile işletildiğini, davalıların tacir olmasına rağmen gerekli özeni göstermeyerek İR 296 ruhsat numaralı sahanın bir kısmına haksız olarak elatmak suretiyle kömür madeni çıkarttıklarını bu hususun 28.8.2000 tarihli tutanak ile de saptandığını belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 50.000.00YTL tazminatın 28.8.2000 tarihinden işleyecek faizi ile birlikte davalılardan tahsili isteğinde bulunmuş, istemini 11.11.2003 ve 11.5.2005 tarihli dilekçeleri ile 58.659.00 YTL olarak ıslah etmiştir.
Birleştirilen davada davacı … Limited Şirketi ise; sahibi olduğu İR 296 sayılı ruhsat kapsamında kalan kömür maden sahasının 1.3.1989 tarihli sözleşme ile rödovans karşılığı davacılar tarafından işletildiğini, davalılardan … Madencilik Ltd. Şti.nin bu sahaya haksız olarak elatmak suretiyle ve diğer davalının da denetim ve gözetim yükümlülüğünü yerine getirmediği gibi rödovans almak suretiyle haksız kazanç sağladığını belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 107.304.00 YTL nin 28.8.2000 tarihinden işleyecek faizi ile birlikte tahsili isteğinde bulunmuştur.
Davalılardan KİAŞ, ruhsat sahalarının belirlenmesinde koordinatlı sisteme geçiş nedeniyle Maden İşleri Genel Müdürlüğünün hatalı işlem yaptığını, Bakanlık aleyhine dava açtıklarını, sınır uyuşmazlığı nedeni ile 28.8.2000 tarihli tutanağın delil olarak kabul edilemeyeceğini, gerek sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca ve gerekse haksız elatma sebebiyle açılan davada istemin zamanaşımına uğradığını, davacıların üretim ile ilgili yatırım giderlerinin zarar olarak değerlendirilemeyeceğini ve Borçlar kanununun 104.maddesi uyarınca faizin başlangıç tarihinin dava tarihi olması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı …. ise; davanın, ruhsat sahasının sınırlarını belirleyen idare aleyhine açılması gerektiğini, … Madencilik Ltd.Şti.nin ruhsat sahibi tarafından teslimi yapılan alanda faaliyet gösterdiğini, bu nedenle kusur izafe edilemeyeceğini, olayın gerçekleştiği 1997-1998 tarihi itibariyle zamanaşımının söz konusu olduğunu, 28.8.2000 tarihli tutanakta şirket adına yetkili kişi tarafından atılmış bir imza bulunmadığından kendilerini bağlamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava ve birleştirilen davada davalı KİAŞ aleyhine açılan davanın reddine, Karadeniz Madencilik Ltd.Şti. aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hüküm, Davacılar … .-… ., davacı … Ltd.Şti. ve davalı …. tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemelerin her türlü kararlarının, gerekçeli ve açık olması T.C. Anayasası’nın 141. maddesi gereğidir. Mahkeme hükmünün gerekçesinde ve bir hükümde nelerin bulunması gerektiği HUMK.nun 388/III, IV ve V. fıkralarında gösterilmiştir. Bu hükme göre delillerin tartışılması, ret ve üstün tutulmasının sebepleri, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebebin kararda gösterilmesi, ayrıca hüküm sonucu ile varsa kanun yolları ve hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde kararda gösterilmesi zorunludur.
Değinilen hukuksal sebeplerle dava ve cevap dilekçesine veya rapor ve belgelere atıfta bulunularak hüküm kurulamayacağı gibi, kurulan hükümde tarafların hangi taleplerinin kabul veya ret edildiğinin hiçbir tereddüde mahal vermeyecek şekilde maddeler halinde belirtilmesi gereklidir. Çünkü taraflar ancak gerekçe sayesinde hükmün hangi madde ve hukuki sebebe dayandırıldığını ve hüküm fıkrasıyla da hangi taleplerinin ve haklarının kabul veya ret edildiğini anlayabilecekleri gibi Yargıtay denetimi ve hükmün infazı da bu şekilde mümkün olabilecektir.
Somut olaya gelince; mahkemece dava ve birleştirilen davada istek kısmen hüküm altına alınmış ise de kararın gerekçesinde, tarafların iddia ve savunmalarında ileri sürdükleri olaylar tartışılıp davanın hukuki nitelendirilmesi yapılmamış, davalı yanın dayandığı savunmaya yönelik delillere hangi nedenle değer verilmediği açıklanmamış, aşamalarda sekiz adet rapor ve ek rapor alınmasına rağmen hangi bilirkişi raporunun hangi nedenle diğerlerine üstün tutularak hükme esas alındığı açıklanmamıştır.Belirtilen nedenlerle yerel mahkeme kararı Anayasanın 141 ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 388 ve 389.maddelerine aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; tarafların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına,500.00’er YTL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacılara, davacılardan alınarak davalılara verilmesine, peşin alınan temyiz harcının yatıranlara istek halinde geri verilmesine 18.09.2007 gününde oybirliği ile karar verildi