Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2007/5106 E. 2007/6208 K. 24.05.2007 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2007/5106
KARAR NO : 2007/6208
KARAR TARİHİ : 24.05.2007

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 14.4.2003 gününde verilen dilekçe ile yola müdahalenin men’i istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 22.11.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, özel yola elatmanın önlenmesi istemiyle açılmıştır.
Mahkemece istek kabul edilmiş, bilirkişi krokisinde kırmızı ile boyanan ve davacının yol olarak kullandığı saptanan taşınmaz bölümüne davalı elatmasının önlenmesine karar verilmiştir.
Hükmü davalı temyiz etmiştir.
Dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgelerden taşınmazın bulunduğu sahanın önceleri orman sınırları içersinde kaldığı 1988 yılında yapılan çalışmalar sonucu 6831 sayılı Orman Kanununun 2/B maddesi ile hazine adına orman sınırları dışına çıkartıldığı anlaşılmaktadır.
Davalı … mahkemenin 2003/197 esasında kayıtlı tescil davasında Türk Medeni Kanununun 713.maddesine dayanarak dava konusu yolunda bulunduğu alan için tescil davası açmış, mahkemece 1988 yılında başlayan zilyetliğin davanın açıldığı 01.07.2004 tarihine kadar 20 yıllık iktisap sağlar süreye ulaşmadığı nedeniyle reddedilmiş anılan hüküm Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir. O davanın yargılaması sırasında yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar bilirkişinin 14.05.2004 tarihli krokide çizdiği ve yeşille çerçevelenen alandaki zilyetliğin davalıda bulunduğunu ifade etmişler, şimdi dava konusu yapılan özel yoldan ayrıca söz etmemişlerdir.
Çizilen krokiye göre yol tescil davasının konusu olan taşınmazın güneyinde kalmaktadır. Bu haliyle davacının özel yolu olduğunu iddia ettiği alan dahi davalının zilyetliğindedir. Ne var ki, eldeki davada dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık dava konusu yapılan yerin davacının özel yolu olarak kullandığı onun zilyetliğindeki bir alan olduğunu söylemiştir. Her iki dosyada anlatımlarına başvurulan bilirkişi ve tanıkların beyanları yekdiğerine aykırıdır. Böyle olunca; mahkemece yerinde yeniden keyif yapılmalı, her iki dava dosyasında dinlenen bilirkişi ve tanıklar o keşifte hazır bulundurulmalı, beyanları arasındaki aykırılık sebebiyle HUMK.nun 265.maddesinden yararlanılarak yüzleştirilmeli, dava konusu arazi parçasının taraflardan hangisinin zilyetliğinde olduğu davalının zilyetliğinde ise davacıya yol olarak kullanmak üzere izin vermesine rağmen sonradan bu iznini kaldırıp kaldırmadığı sorulup saptanmalı, taşınmazın gerçek niteliği yeterince açığa kavuşturularak sonucuna uygun bir hüküm kurulmalıdır.
Eksik inceleme ve araştırma ile davanın kabulü doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 24.5.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi.