YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2007/4365
KARAR NO : 2007/4524
KARAR TARİHİ : 19.04.2007
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 18.6.2003 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 14.9.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar …, …, …, …, … vd. vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, 134 ada 2 parselde davalılar adına kayıtlı olan taşınmazın 1/2 payının 18.10.1994 tarihli satış vaadi sözleşmesiyle kendisine satışının vaat edildiğini belirterek, tapu iptali ile adına tescilini istemiş, Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hükmü davalılardan …, …, …, … ve … vekili temyiz etmiştir.
Dava, biçimine uygun olarak düzenlenmiş 18.10.1994 tarihli taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali tescil istemine ilişkindir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve dosya içeriğine göre davalılar … ve …’un temyiz itirazları yerinde görülmemiş reddi gerekmiştir.
2-Davalı …’a ait pay 18.10.1994 tarihinde vekili … tarafından satış vaadine konu edilmiştir. Bu sözleşmede kullanılan vekaletname … Noterliğince re’sen düzenlenen 15.06.1990 tarih ve 5641 yevmiye numaralı vekaletnamedir. Vekaletname kapsamı itibariyle vekilin vekil eden namına satış vaadi sözleşmeleri yapma yetkisini de içeriyor ise de, vekil eden …, … Noterliğinin 27.8.1990 tarih ve 8774 yevmiye numaralı azil beyanı ile 15.6.1990 tarihli vekaletname ile …’ya verdiği yetkileri geri almıştır.
Azil beyanı yenilik doğuran tek taraflı bir işlemdir. Herhangi bir şekle bağlı olmayan azledenin irade beyanı karşı tarafa ulaşmakla vekalet ilişkisi sona erer. BK.’nun 396. maddesi vekalet ilişkisinin azil ile son bulacağını düzenlemekle beraber, vekilin vekaletinin son bulduğunu öğrendiği andan önce yaptığı işlerden, vekil eden veya mirasçıları vekalet varmışçasına sorumlu olacağını da BK.’nun 398. maddesinde hüküm altına almıştır. Temsil yetkisinin son bulduğunu üçüncü kişilerin de bilmesi gerekir. Aksi halde vekilin yaptığı işlerle bağlı kalır. Somut olayda, davalı …’nin azil beyanı vekile ve tapu siciline ulaştığı kanıtlanamamıştır. Nitekim, ikinci hükmün temyizi üzerine bir kısım evrakların temini bakımından dosyanın geriye çevrilmesi üzerine … Tapu Sicil Müdürlüğü’nden istenip evrak arasına alınan 08.03.2007 tarih ve 478 sayılı belgelere göre de azil ile ilgili bir duyurunun tapu sicile yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle davalı …’ın da temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
3-Davacı, 134 ada 2 parsel sayılı taşınmazda paydaş olan davalı …’ın da payını satış vaadi sözleşmesi ile satın almasından adına tescil isteminde bulunmuş, Mahkemece, bu davalı adına olan payın da iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir. Davalı paydaş … dosya içinde mevcut veraset ilamında dava tarihinden önce 15.09.1990 tarihinde öldüğü görülmektedir. Dava ehliyeti davada taraf olma yeteneğidir. HUMK.’nun 38. maddesi taraf ehliyetini tanımlamamış, Türk Medeni Kanunu hükümlerine yollamada bulunmuştur. Gerçek kişilerin hak ehliyeti Türk Medeni Kanunu’nun 8 ve 28.maddelerinde hüküm altına alınmıştır. Ayrıca, ölü kişiye karşı dava açılamayacağı ve ölü kişinin mirasçıları temsil ile davaya devam edilerek karar verilemeyeceği 01.06.1978 tarih 4/5 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulanmıştır. Bu nedenle, … hakkında açılan davanın reddi gerekirken yazılı gerekçeyle kabul kararı verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerde yazılı nedenlerle davalı …, … ve …’ın vekilinin temyiz itirazlarının reddine; (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar … ve …’ın vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 19.04.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.