Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2007/3964 E. 2007/4538 K. 19.04.2007 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2007/3964
KARAR NO : 2007/4538
KARAR TARİHİ : 19.04.2007

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 31.10.2005 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve yayla ile özel siciline yazılması istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 04.05.2006 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 21.11.2006 günü yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Av. …, karşı taraf davacı Hazine vekili Av. … geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildidrildi. Eksiklik nedeniyle dosya mahalline iade edilip eksiklik ikmal edildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_
Dava, Hazine tarafından çekişmeli taşınmazın yayla yeri olduğu iddiasıyla açılmış mahkemece istek kabul edilerek dava konusu taşınmaza ait tapu kaydının iptaline yayla niteliği ile özel siciline kaydedilmesine karar verilmiş, hükmü davalı vekili dava konusu taşınmazın Hazinenin kadastro tespitine itiraz etmesi üzerine Kadastro Mahkemesinin kararı ile adına hükmen tescil edildiğini belirterek, kesin hüküm nedeniyle temyiz etmiştir.
Hukuk düzeninde istikrar sağlama amacı taşıyan kesin hüküm, hükme karşı yasa yollarının tükenmesi (şekli anlamda kesin hüküm) ve taraflar arasındaki hukuki ilişkinin bir daha dava konusu yapılmaması (maddi anlamda kesin hüküm) şeklinde hukuk yargılaması sistemimizde yer almaktadır.
Şekli anlamda kesinleşmeyi zorunlu kılan, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin yeniden dava konusu yapılmaması amacı güden maddi anlamda kesin hüküm HUMK.nun 237. maddesinde düzenlenmiştir.
Anılan maddeye göre kesin hükmün oluşabilmesi için;
1-Dava konusunun, diğer bir anlatımla dava ile elde edilmek istenen sonucun aynı olması,
2-Dava sebebinin, yani davanın dayanağı vakıaların aynı olması,
3-Ve davanın taraflarının aynı olması gerekir. (kesin hüküm külli halefler ile cüz’i halefleri de bağlar.)
Somut olayda; dava konusu 499 ada 111 parsel aynı ada 61 kadastro parselinin ifrazı ile oluşmuştur ve davalı …’in bayii … adına kazandırıcı zaman aşımı zilyetliğine dayanılarak tespit edilmiştir. Hazine 499 ada 61 parsel sayılı taşınmazın Devletin Hüküm ve Tasarrufu altında bulunan zilyetlikle iktisabı mümkün olmayan yerlerden olduğu ve fiilen yayla olarak kullanıldığını belirterek kadastro tespitine itiraz etmiştir. Kadastro Mahkemesinin 1998/427 Esas ve 1999/1476 Karar sayılı dosyasında yargılaması yapılmış ve 37,88 m2 lik kısmın ifrazı ile geri kalan 1575, 12 m2 lik kısma ilişkin hazinenin davasının dava konusu bu yerin zilyetlikle iktisabı mümkün yerlerden olup, davalının lehine 3402 sayılı yasanın 14.maddesi koşullarının gerçekleşmiş bulunduğundan reddine karar verilmiş, hükmü davacı hazine temyiz etmiş, hüküm Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir.
Görüldüğü üzere, 499 ada 111 parselin yayla niteliğinde olmadığı, saptanmıştır. Bu saptama davacı hazineyi bağlayacağından yayla iddiasıyla sonradan açılan bu davanın reddi gerekir. Böyle olunca, davanın reddi yerine kesin hüküm olgusu gözardı edilerek istemin hüküm altına alınması doğru olmamış kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda yazılı nedenlerle davalı vekilinin temyiz itarazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 500,00 YTL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp, davalı tarafa ödenmesine peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 19.04.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.