YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2007/3416
KARAR NO : 2007/4673
KARAR TARİHİ : 30.04.2007
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 15.9.2003 gününde verilen dilekçe ile temliken tescil, olmadığı takdirde tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; tazminat talebinin kısmen kabulüne dair verilen 22.1.2007 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı asil ve davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, Medeni Kanunun 724.maddesi uyarınca temliken tescil, bu olmadığı takdirde yaptığı binanın tesbit edilecek bedelinin yasal faizi ile birlikte tahsilini istemiş, davalılar davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkeme, dairemizin davacının kademeli isteği hakkında da olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerektiği şeklindeki bozmasına uyarak davacının tazminat isteğinin kısmen kabulüne karar vermiş, hüküm davacı ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava Medeni Kanunun 724.maddesi uyarınca temliken tescil olmadığı takdirde binanın bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
1- Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre davalılar vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Bozma öncesinde mahkemece davacının temliken tescil isteminin reddine karar verilmiş, ancak kademeli istem olan tazminat konusunda hiçbir karar verilmemiştir.
Mahkemenin bu kararı dairemizce “… ev ve kullanım alanına uygun arsa yerinin davacıya bağışlandığına dair yeterli delil yok ise de, kendisine bağışlanabileceği umudu içinde olan davacının kendi emek ve masrafı ile bu yer üzerinde bir ev yaptığı da kanıtlanmıştır. Mahkemenin mülkiyet aktarımı ile ilgili davacı istemini reddetmesinde hukuka aykırı bir yön yok ise de az yukarıda açıklandığı üzere davacının yöntemine uygun biçimde ileri sürdüğü kademeli istemi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olması yasaya aykırıdır” gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyulmuştur.
Mahkemece hükmüne uyulan bozma ilamı ile, dava konusu evin davacının kendi emek ve masrafı ile yapıldığı kabul edilmiş ve kesinleşmiştir.
Bozma kararına mahkemece uyulmuş olması taraflardan biri lehine usuli bir müktesep hak meydana getirir ki, bu hakkı ne mahkeme ne de temyiz mahkemesi halale uğratabilir. Zira müktesep hakkın tanınması da amme intizamı düşüncesiyle kabul edilmiş bir esastır. (İçtihadı Birleştirme Kararı 4.2.1959 tarih 13/5)
Bu durumda mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verildikten sonra yapılması gereken bozma doğrultusunda, evin tamamen davacının kendi masraf ve emeğiyle yapıldığının kabulü ile bu doğrultuda karar vermekten ibaretken, yazılı olduğu biçimde evin davacı ve boşandığı eşi tarafından birlikte yapıldığı kabul edilerek binanın değerinin 1/2’sinin davalılardan tahsiline karar verilmiş olması doğru görülmemiş ve bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda,
I.bentte yazılı nedenlerle davalılar vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine,
II.bentte yazılı nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın yatırana iadesine, 30.4.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.