Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2007/2175 E. 2007/3241 K. 27.03.2007 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2007/2175
KARAR NO : 2007/3241
KARAR TARİHİ : 27.03.2007

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı temsilcisi tarafından, davalı aleyhine 6.4.2004 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve yayla olarak sınırlandırma istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 26.1.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

_K A R A R_

Dava, kadim yaylak iddiasına dayalı tapu iptali ve özel siciline yazılması istemiyle açılmıştır.
Davalı, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerin yayla olmadığını, vakıf taşınmazı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece istem hüküm altına alınmış, kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava konusu taşınmazın … yaylası olarak bilinen ve memleket haritalarında bu isimle işaretlenen 1600 rakımlı bölgede bulunduğu, aynı yörede açılan bir başka dava sebebiyle yapılan yargılamada taşınmazın Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 29.12.1995 tarih 7745-7843 sayılı ilamında ve Hukuk Genel Kurulunun 29.05.1996 tarih 1996/17-294-426 sayılı ilamı ile yaylak olarak kabul edildiği, dosyada toplanan deliller mahallinde yapılan keşif ve keşif sonucu bilirkişinin düzenlediği kroki ile sabittir.
Taşınmazın orman ile ilgisine gelince; Orman Mühendisi Bilirkişi … tarafından düzenlenen raporun gerekçe kısmında, bölgede yapılan ve kesinlik kazanan orman çalışmaları neticesinde davaya konu parselin orman sınırları dışına çıkarıldığı, memleket haritasında orman dışı açıklık alan, amenajman haritasında da iskan alanları kapsamında olduğu belirtilerek sonuç itibariyle taşınmazın orman sayılmayan alanlar içerisinde olduğu belirtilmiştir. Dosyadaki kanıtlar ve benzer dosyalarda yapılan keşifler sonucu düzenlenen raporlar ile; orman kadastrosunun arazi kadastrosuna esas olmak üzere yapıldığı kadastro çalışmalarının 1994 yılında kesinleştiği, anılan çalışma dışında bundan önce başkaca yapılmış bir orman kadastrosu da bulunmadığından ” Orman sınırları dışına çıkarıldığı” ibaresinin “orman sınırları dışında bırakılmıştır” anlamında rapora yazıldığı anlaşıldığından aşınmazın orman ile ilgisinin bulunmadığı kabul edilmiştir.
HUMK.nun 238/2.maddesine göre “maruf ve meşhur olan hususlar münazaalı sayılmaz”, davalı taşınmazın bulunduğu yer sadece o yöre halkı tarafından değil herkesin bildiği yurt genelinde maruf olan “… Yaylasıdır”. Bilinen gerçekler karşısında mahkemece taşınmazın niteliğinin yayla olarak belirlenmesinde usul ve yasaya aykırılık yoktur.
Diğer taraftan, Türk Medeni Kanununun 101.maddesi hükmüne göre “… gerçek veya tüzel kişilerin yeterli mal ve hakları belirli ve sürekli bir amaca özgülemesiyle oluşan tüzel kişiliğe sahip mal topluluklarıdır. Vakfın Osmanlı Hukukundaki tarifi de Türk Medeni Kanununun 101.maddesindeki tarife paraleldir. Kavram olarak denilebilir ki, vakıftan amaç; bir aynın (malın) menfaatlerini hayır yönüne tahsis etmektir. (Eren F.Başpınar V.Toprak Hukuku
2.Baskı Sayfa 63.) Vakfın kurulabilmesi için belirli bir amaca yönelmiş mal olmalıdır. Ancak, tahsisi yapılacak-kural olarak-gayrimenkulün vakfın amacına cevap vermesi gerekir.
4342 sayılı Mera Kanununun 3.maddesine göre yaylak; çiftçilerin hayvanları ile birlikte yaz mevsimini geçirmeleri, hayvanlarını otlatmaları ve otundan yararlanmaları için tahsis edilen veya kadimden beri bu amaçla kullanılan yerdir. Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yaylakın özel mülkiyete geçirilmesi, amacı dışında kullanılması sınırlarının daraltılması olanaklı değildir. Bu hali ile kamu malı niteliği gösteren ve tarım arazisi özelliği olmayan yaylakta vakıf kurulabilmesi mümkün olmadığından yaylak olduğu saptanan taşınmazla ilgili davanın kabulünde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre tarafların bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, 27.3.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi.