Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2007/15288 E. 2007/16158 K. 24.12.2007 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2007/15288
KARAR NO : 2007/16158
KARAR TARİHİ : 24.12.2007

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mah.Sıf.)

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 25.8.2003 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali tescil, olmadığı takdirde tazminat, 17.10.2003 günlü karşı davada ise alacak istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; tapu iptali ve tescil davasının reddine, tazminat davasının kısmen kabulüne, karşı davanın reddine dair verilen 17.7.2007 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı -davalı vekili ile müdahil vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, yüklenicinin temliki nedenine dayalı tapu iptali tescil, olmadığı takdirde ödenen 20.000 euro’nun ve gecikmeden ötürü kira tazminatı toplamı 3500,00 YTL.nin tahsili istemleri ile açılmıştır.
Davalı yüklenici, eserin bitirilme seviyesine rağmen davacının ancak 14.967 euro ödemede bulunduğunu, 9318 asıl ve gecikmeden dolayı 1110 euro işlemiş faiz alacağı olduğunu, bunlarında davacı tarafından ödenmesi gerektiğini savunmuş, karşı davada 10428 euro toplam alacağın davacıdan tahsilini istemiştir.
Mahkemece davacının vazgeçmesi nedeniyle mülkiyet aktarımı istemine ilişkin davanın reddine, davacı tarafından ödendiği anlaşılan 4636,52 YTL ile 14.326 euro’nun davalı şirketten tahsiline, fazla isteğin ve karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü davacı ile davaya davalı yanında müdahil olarak katılan arsa sahibi … temyiz etmiştir.
1- HUMK.nun 53.maddesi hükmünce, hakkı veya borcu bir davanın sonucuna bağlı olan üçüncü kişi iki taraftan birine iltihak için davaya müdahale edebilir. Fakat, yasanın 57.maddesi hükmüne göre müdahil olan taraf iltihak
ettiği tarafla birlikte hareket etmek zorundadır. Somut olayda, arsa sahibi olduğu anlaşılan müdahil … davalı şirket yanında davaya müdahale ettiğinden ve davalı şirket hükmü temyiz etmediğinden, hükmü temyiz eden müdahil …’ın temyiz isteminin reddi gerekmiştir.
2- Davacı … temyiz itirazlarına gelince;
Davalı şirket ile arsa sahibi olan … ve dava dışı … arasında 3.6.1997 tarihli arsa payı devri karşılığı inşaat yapım sözleşmesi bulunmaktadır. Sözleşmenin yüklenicisi davalı … şirketidir. Sözleşmede 1503 ada 158 parsel üzerine yapılacak binada 18 adedinin arsa sahiplerine 40’nın ise yükleniciye düşeceği kararlaştırılmıştır. Davacı ile davalı şirket arasındaki “İnşaat Ortaklığına Giriş ve Satış Sözleşmesi” başlıklı 6.9.1997 tarihli sözleşmede davalı yüklenici şirket arsa payı devri karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca kendisine bırakılması kararlaştırılan binanın 26 numaralı bağımsız bölümünde kazandığı şahsi hakkı davacıya temlik etmiştir. Bir tanımlama yapmak gerekirse; alacağın temliki alacaklı ile onu devralan üçüncü şahıs arasında borçlunun rızasına ihtiyaç olmaksızın yapılabilen ve sadece kazandırıcı bir tasarruf işlemi niteliğini taşıyan şekle bağlı bir akiddir. BK.m 163 hükmüne göre temlik sözleşmesi temlik edenle temlik alan arasındaki yazılı sözleşme ile kurulabilir.
Yüklenicinin kişisel hakkını temellük eden üçüncü kişide alacağın temliki hükümlerinden yararlanarak bu hakkını arsa sahibine karşı ileri sürebilir. Zira, alacağı devralan kişi evvelki alacaklının yerine geçer. Borçludan ifayı istemek, gerektiğinde de borçluyu ifaya zorlamak artık onun hakkı olur.
Temlik işlemi nedeniyle alacak ve ona bağlı olan bütün yan ve öncelikli haklar devralana geçer. Şayet, temlik edilen alacağın dayanağı olan arsa payı devri karşılığı inşaat yapım sözleşmesi yüklenici tarafından bütünüyle ifa edilmemişse, üçüncü kişi yüklenicinin ifa etmediği borç miktarı kadar arsa sahibine karşı sorumludur (BK m.167). Yüklenicinin kişisel hakkı temellük eden üçüncü kişi temlik işleminin geçerliliğini ve temlikten dolayı hak kazandığını yükleniciye karşı kanıtlamak zorundadır. Bu işlemin varlığı kanıtlanmadığı sürece temlik işlemine dayanan üçüncü kişi arsa sahibini ifaya zorlayamaz. Zira, arsa sahibinin hasım tarafı davalı ile müdahil arasındaki 3.6.1997 tarihli sözleşmenin yüklenicisi olan Nursat İnşaat Limited Şirketidir.
Somut olaya gelince; davacı ile davalı şirket arasındaki 6.9.1997 tarihli sözleşmede temlik bedeli kararlaştırılmamış, inşaatın ihale ve emanet usulü ile yapılacağı ortaklık sistemine dayalı ödemelerin %85 nin inşaat harcamalarında kullanılacağı %15 nin yüklenici şirketin karı olacağı hükme bağlanmıştır.
Yüklenicinin iddiasına göre bağımsız bölüm için yapılan harcamalar tutarı 24284 eurodur. Yine yüklenicinin bildirdiğine göre davacının yaptığı ödemeler 14967 euro bulunmuştur. Ancak, bilirkişi incelemesinde davacının 4636,52 YTL, 14326 euro ödeme yaptığı saptanmıştır. Diğer yandan, inşaatın getirildiği fiziki seviye hakkındaki bilirkişi raporu çelişkilidir. Kısacası davacının mülkiyet talebinde haklı olup olmadığı ve bağımsız bölüm maliyetinin tutarının ne olduğu açığa kavuşmamıştır. Bunlardan ayrı davacıyı bağlayan ve mülkiyet devrin talebinden vazgeçtiğini gösterir açık bir beyan yokken bu talebin vazgeçme nedeniyle reddi, karşı davanın takip edilmemesi yüzünden işlemden kaldırılması gerekirken karşı davanın reddine karar verilmesi de doğru olmamıştır.
Bütün bu açıklamalardan sonra mahkemece yapılması gereken iş;
Yerinde keşif yapılarak, binanın getirildiği fiziki seviyeyi bilirkişilere belirletmek, böylelikle eserin kabulden kaçınacak seviyede olup olmadığını araştırmak, eser arsa sahibinin reddedemeyeceği fiziki seviyeye getirilmiş, ancak binada bazı eksik ayıplar varsa bunların parasal tutarlarını hesaplattırmak, diğer yandan emsallerine göre 26 numaralı bağımsız bölüm için yapılan harcamaların ne olduğunu saptamak, bu harcamalara göre yüklenici karı dahil 26 numaralı bağımsız bölüm bedelini bilirkişilere hesaplattırmak, davacının bilirkişinin bulduğu ödeme tutarından ödemesi gereken eksiği ne ise eksik ve ayıplı işler bedeli ile birlikte bunları davacıya depo ettirmek, takip edilmeyen karşı davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek sonucu doğrultusunda hüküm kurmak olmalıdır.
Bütün bu yönler bir yana bırakılarak, mülkiyet aktarımı isteminden vazgeçilmiş gibi eksik araştırma ve inceleme ile bu talebin ve sözleşme yanlış yorumlanarak gecikme tazminatının esastan incelenip hükme bağlanması yerine davanın yazılı şekilde kararla sonuçlandırılması doğru olmadığından hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarı 1.bentte açıklanan nedenlerle, arsa sahibi olduğu anlaşılan müdahil … davalı şirket yanında davaya müdahale ettiğinden ve davalı şirket hükmü temyiz etmediğinden, hükmü temyiz eden müdahil …’ın temyiz isteminin reddine, 2.bent uyarınca davacı yararına BOZULMASINA, 24.12.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi.