YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2007/14550
KARAR NO : 2007/15399
KARAR TARİHİ : 04.12.2007
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 29.1.2007 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 9.7.2007 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı … tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, adına kayıtlı 311 parsel numaralı taşınmazın genel yol ile bağlantısının bulunmadığını belirterek davalılara ait taşınmazlardan geçit hakkı kurulması isteğinde bulunmuştur.
Davalı … ve dahili davalılar davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm aleyhine geçit hakkı kurulan 317parsel maliki … tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, Türk Medeni Kanunu’nun 747. maddesine dayanılarak açılmış geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir. Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davalarının nedenidir. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine mutlak geçit ihtiyaç veya geçit yoksunluğu, ikincisine de nisbi geçit ihtiyacı yada geçit yetersizliği denilmektedir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz müşterek mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir. Geçit ihtiyacı olan kişi davasını öncelikle taşınmazların mülkiyet ve
yol durumuna göre en uygun taşınmaz malikine karşı ve daha sonra bundan en az zarar görecek olana yöneltmelidir.
Mahkemece uygun geçit yeri saptanırken öncelikle taraf yararlarının gözetilmesi gerekir. Zira, geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının subjektif arzularına göre değil objektif esaslara uygun belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakarlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken, aleyhine geçit kurulan taşınmazın kullanım bütünlüğü bozulmamalıdır. Taşınmazın kullanım bütünlüğünün bozulmasının zorunlu olduğu hallerde bu husus gerekçelendirilerek geçit hakkı tesisi edilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak, özellikle tarım alanların nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu miktarı aşan bir yol verilecekse bunun gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliğine uygun atanacak bilirkişiler aracılığı ile objektif kriterler esas alınarak belirlenmelidir. Saptanacak bedel hükümden önce depo ettirilmeli, şayet dava tarihi ile hüküm tarihi arasında taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş ve bu sürede de geçit için öngörülen bedel davanın daha başında belirlenmişse, bu bedelin ödenmesine karar verilmesi halinde, mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olunacağı durumlarda hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak davranışları önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tesbiti yapılmalıdır.
Kurulan geçit hakkının Medeni Kanunun 748/3. maddesi uyarınca Tapu Siciline kaydı da gereklidir.
Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.
Açıklanan ilkeler doğrultusunda somut olaya dönüldüğünde;
Davacının lehine geçit hakkı kurulması isteğinde bulunduğu 311 parsel numaralı taşınmazın geçit gereksiniminin bulunduğu açıktır. Geçit hakkı, taşınmazların leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit hakkı kurulan taşınmaz maliklerinin tamamının usulünce davada yer almaları gerekir. Yargılama sırasında davalı tarafta gösterilenlere ait taşınmaz dışında başka bir taşınmazdan da geçit hakkı kurulması gerektiğinin belirlenmesi halinde, bu yeni taşınmaz malikleri hakkında ya usulünce dava açılıp eldeki dava ile birleştirilmeli yada usul ekonomisi açısından harcı da verilmek suretiyle aynı davaya dahil edilmeleri sağlanmalıdır. Eldeki davada, 322 parsel sayılı taşınmaz malikleri hakkında bu kural çerçevesinde işlem yapılmamış olup mahkemece resen gözetilmesi gerekirken bu hususun gözetilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de;
Mahkemece istemle bağlı kalmaksızın geçit hakkı tesis edilebilecek tüm seçenekler belirlenmek suretiyle yapılacak değerlendirilme sonucu hüküm kurulması gerekirken, 310 ve 309 parsellerin dikkate alınmaması ve dosyaya sunulan 23.3.2007 ve 18.4.2007 tarihli bilirkişi raporunda 317 ve 322 parsel numaralı taşınmazlarda … renk ile gösterilen seçeneğin tercih edilerek, taşınmazı genel yol yerine tescil harici bırakılan 323 parsel numaralı taşınmaza bağlamak suretiyle kesintisizlik ilkesinin ihlal edilmiş olması da usul ve yasaya aykırı olup doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Davalının temyiz itirazlarının yukarıda açıklanan nedenlerle kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana geri verilmesine 4.12.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.