YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2007/10438
KARAR NO : 2007/13146
KARAR TARİHİ : 01.11.2007
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 28.12.2005 gününde verilen dilekçe ile 3402 sayılı Yasanın 41.maddesi uyarınca yapılan düzeltme işleminin iptali istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 5.4.2007 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar … ve arkadaşları vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, 807 parsel sayılı taşınmazı ile davalıya ait 757 parsel sayılı taşınmazda 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41 maddesine göre düzeltme işlemi yapıldığını ve bu işlemle davalıya ait taşınmaza mülkiyet aktarımı olduğunu ileri sürerek kadastro müdürlüğünün düzeltme işleminin iptalini istemiştir.
Davalı davaların reddini savunmuş, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 41.maddesi uyarınca yapılan düzeltme işleminin iptali isteğine ilişkindir. Anılan hüküm, “Kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle geometrik durumları kesinleşmiş olan taşınmazlarda ölçü, sınırlandırma, tersimat ve hesaplamalardan doğan hatalar, ilgilinin müracaatı veya kadastro müdürlüğünce re’sen düzeltilir. Düzeltme, taşınmaz malikleri ile diğer hak sahiplerine tebliğ olunur. Tebliğ tarihinden başlayan otuz gün içinde düzeltmenin kaldırılması yolunda sulh hukuk mahkemesinde dava açılmadığı takdirde, yapılan düzeltme kesinleşir.
Kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle kesinleşmiş olan taşınmazlarda, değişiklik işlemleri sırasında ortaya çıkan yüzölçümü farklılıklarından, kadastronun dayandığı teknik kurallarda belirtilen hata sınırları içinde kalanların re’sen düzeltilmesine kadastro müdürlükleri yetkilidir.” şeklindedir.
Kadastro Müdürlüğünün re’sen veya ilgililerin başvurusu üzerine yapacağı düzeltme işlemlerinin ilgililere tebliğinden sonra, ilgililerin Sulh Hukuk Mahkemesine 30 gün içinde açacakları davada, düzeltme işlemi yararına olan kişi ya da kişileri hasım göstererek işlemin iptalini isteyebilir. Düzeltme işleminin kadastro müdürlüğünce resen yapıldığı durumlarda müdürlüğe karşı da dava yöneltilmelidir.
Yargılama sırasında da mahkemece, düzeltme işleminin 41. madde kapsamında, ölçü, tersimat, hesaplama veya sınırlandırma hatasının bulunup bulunmadığını, taşınmazın orijinal ölçü değerleri ile kesinleşen geometrik durumları arasında inceleme yaparak ve taşınmazların fiili kullanım durumları da gözetilerek bilirkişiler aracılığı ile saptanır ve oluşacak sonuca göre karar verilir.
Tüm bu açıklamalardan sonra somut olaya döndüğümüzde;
Kadastro Müdürlüğü 24.12.2005 tarihli işlemi ile 757 ve 807 parsellerin tesis kadastrosu sırasında takeometrik olarak üretilmiş parsellerden olup bu parsellerin yüzölçümü hesabının da planimetre yöntemi ile yapıldığı, ancak bilgisayar ortamında sayısallaştırıldığında tersimat hatasının saptandığı gerekçesiyle parsellerin tersimatı ve buna bağlı olarak da yüzölçümü hesapları düzeltilmiştir. Mahkemece yapılan keşifte alınan bilirkişi raporuna göre, 807 nolu parselin güney sınırındaki yolun eğriliği sınırlandırma haritası ve 1/5000 ölçekli haritası ile aynı olduğu, bu bakımdan mevcut yol üzerinde 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41.maddesi uyarınca düzeltme yapılamayacağı belirtilmiştir. Bilirkişi raporu gerekçe yapılarak verilen kararda da sınırlandırmada yolun esas alınması yolun eğriliği nedeniyle düzeltmenin düz çizgi şeklinde yapılamayacağı, hernakadar tersimat hatası var ise de, bunun düzeltme işlemi ile dahi giderilmediği belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Gerçekten de, sınırlandırma; kadastro çalışmaları sırasında muhtar, bilirkişi ve ilgililerin beyanı ile taşınmazın zeminde belirlenen sınırlarıdır. Kadastro sonrası yapılan işlemlerde ise sınırlandırma, aplikasyon değerleri ile belirlenen sınırlardır.
Zeminde bu şekilde belirlenmiş sınırların hatalı olarak alınması ise, sınırlandırma hatasına sebep olur. Sınırlandırma hatalarının tespiti ölçü,
tersimat ve hesaplama hataları gibi kolay değildir. Bu nedenle de riskli olan bu düzeltmenin kapsamına nelerin gireceği Kadastro Sırasında veya Sonrasında Yapılan İşlemlerle Geometrik Durumları Kesinleşmiş Olan Taşınmazlarda Ölçü, Sınırlandırma, Tersimat ve Hesaplamalardan Doğan Hataların Düzeltilmesine İlişkin Yönetmeliğin 8.maddesinde tek tek sayılmıştır. Bunlardan birisi de, arazide değişmeyen sınır olduğunu gösteren demiryolu, kanalet, yol ve benzeri gibi değişmeyen ve sabit sınır niteliğinde olduğunu kesin olarak gösteren yapı ve tesisler bulunduğu ve bu yapı ve tesisler krokisinde gösterilmiş olduğu halde, ölçü yapılırken bu sınırlara uyulmamış olduğunun saptanmasıdır.
Somut olayda da, zeminde mevcut yol esas alınarak sınırlandırma yapılmıştır. Bilirkişi raporuna göre bu sınırlandırma da bir hata mevcut değildir. Sınırlandırma doğru olmasına rağmen kırık noktalarda hata yapıldığı diğer bir anlatımla tersimat hatasının bulunduğu sabittir. Ancak bu hatanın giderilmesi sırasında sınırlandırmaya esas yolun konumunu değiştirecek şekilde düzeltme yapıldığından mahkemenin davayı kabulünde bir usulsüzlük görülmemiştir. Karar onanmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, 1.11.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi.